Hz.Ali (as) Diyor ki!!
1-Hz.Ali (as) diyor ki: "And olsun Allah'a O'nu ilk gerçekleyen kişiyim (ilk iman eden) ben."
Nehc’ul Belaga Hutbe 37.
-------------------------------
Note:Bu hadis için bakın:
1-Müsned, Ebu Hanife, Sayfa:119-235 (Ravza Yayınları)
*Taberani rivayet etti ve Müstedrekte şu hadis rivayet edildi."Hz.Peygamber (saa)'e pazartesi nebilik verildi, Ali (as)'da salı günü müslüman oldu.
*Ibn Abdulber'den rivayet olundu.Muhammed b.Kab El-Kuraz'a soruldu...:"Hangisinin daha önce müslüman olduğu Sübhanallah!!...Hz.Ali (as) ilk müslüman olandır."
2-Kitabü'l Hasais, Imam Nesai, Sayfa:2, Hadis:3
"İlk müslüman olan Ali bin Ebi Talib'dir (as)."
2-Hz.Ali (as) Hakkındaki Üç Şey:
Muaviye, Sa'd bin ebi Vakkas'a şöyle dedi:
"Ebu Taliboğlu Ali (as)'a seni sövmekten alıkoyan nedir?"
Dedi ki:
"Allah Rasulü (saa)'in O'nun hakkında söylediği üç şey vardır ki, birine sahip olmam benim için kızıl tüylü deve sürüsüne sahip olmamdan daha iyidir, hatırladığım sürece O'na asla sövemem.
Bu üç şey şunlardır:
1-Vahiy indiği zaman Ali, iki oğlu ve Fatima (as) alıp onları elbisesinin altına koyup şöyle buyurdu:" Rabbim!...İşte bunlar benim ehlim, Ehl-i Beyt'imdir."
2-Savaşlarından birine çıktığı zaman, Ali (as) O'na dedi ki:"Beni çocuklar ve kadınlarla bıraktın."Bunun üzerine şöyle buyurdu:" Benim katımda sen, Harun (as)'ın Musa (as) katında ihraz ettiği dereceyi ihraz etmekten hoşlanmaz mısın?" Ne var ki, benden sonra peygamber yoktur." İşte bunu da hatırladığımda O'na katiyyen sövemem.
3-Hayber günü Allah Rasulü (saa) şöyle buyurdu:"Mutlaka sancağı, Allah'ı ve Elçisini seven bir adama vereceğim. Allah, O'nun elinde Hayber'in fethini müyesser kılacaktır. Hepimiz heyecanla bekledik; derken "Ali nerede?" diye sordu. "Gözü ağrıyor" dediler.
"Çağırın gelsin!" buyurdu. (Çağırdılar geldi ve) Gözlerine mübarek tükürüğünü sürdü. ( Hemen iyileşti ve) Sancağı O'na verdi. O'nun eliyle Allah fethi müyesser kıldı.
Vallahi (bundan sonra) Muaviye, Medine'den çıkıncaya kadar Ali (as) hakkında tek kelime bile söylemedi.
Kitabü'l Hasais, Imam Nesai,Sayfa:49, Hadis:52
--------------------
Note:*1. Özellik, Sahih Müslim, Hadis:5955'de geçmektedir.
2. Özellik, Sahih Buhari, Cilt:005, Kitap:057, Hadis:056'da geçmektedir.
3. Özellik, Sahih Buhari, Cilt:005, Kitap:057, Hadis:051'de geçmektedir.
Note:**Ebu Bekir bin Kuhafe ve Ömer bin Hattab kaleyi fethetmek için gittiler ancak, ancak başarısız oldular ve kaçıp geri geldiler.
Not***: Imam Nesai, Ehl-i Sünnet alimlerindendir. Kütüb-ü Sitteyi oluşturan altı kitaptan biri ona aittir.(Hicri 215-303 tarihleri arasında yaşamıştır.)
3-Hz.Ali (as) diyor ki: “Biziz nübüvvet ağacı, vahyin indiği mahal; meleklerin inip çıktıkları yer. Biziz ilim mâdenleri, hikmetlerin kaynakları. Bize yardım eden, bizi seven, rahmeti bekler; bize düşman olan, bize buğzeden, azâbı bekler.”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:109
4-Hz.Ali (as) diyor ki:”Peygamberini hak üzere gönderen, halktan seçen, Allah hakkı için bu sözü gerçek olarak söylemedeyim; Allah'ın Rasûlü, bütün bunları bana haber verdi; helâk olacak herkesi bildirdi; ne yüzden, neden helâk olacağını anlattı. Kurtulacak herkesi de söyledi, kurtuluş yerini haber verdi ve bu işi açıkladı; başıma gelecek her şeyi de kulağıma söyledi, bildirdi.”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:175
5-Hz.Ali (as) diyor ki:”Yeryüzündeki hücceti tanımayana muhâcir adı verilemez mutlak; kim onu tanırsa odur muhâcir ancak. Kendisine hüccetin, tanıtıldığı kişi mâzûr olamaz; kulağı duyan, gönlünde bilgi edinen kişinin özrüne bakılamaz.”
Nahc’ul Belağa,Hutbe:189
6-Hz.Ali (as) dedi ki:" Ben sizlere Hz.Peygamber (saa)'in hadislerini naklediyorum. Benim gökyüzünden düşmem, O'na yalan isnad etmekten daha hayırlıdır benim için."
Sahih Buhari, Cilt:004, Kitap:056, Hadis:808
7-Hz.Ali (as) diyor ki:“Allah'ın salâtı O'na ve soyuna olsun, Rasûlullâh vefat ettiği zaman başı, benim göğsümdeydi; ağzının yârı (kanı) elime akmıştı; ben de onu yüzüme sürmüştüm.”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:197
8-Hz.Ali (as) diyor ki:“Onu yıkamaya kalktım, melekler yardımcımdı. Evde, çevresinde feryat yücelmişti. Meleklerin bir bölüğü inmedeydi, bir bölüğü çıkmada. Onu yatacağı yere koyuncaya dek onların sesleri, onların salavat getirişlerinin, namaz kılışlarının ünleri kulağımdan gitmemişti.”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:197
9-Hz.Ali (as) diyor ki:“Ona hayâtında da, memâtında (ölümünde) da benden daha yakın, halifeliğine benden daha lâyık kim var?”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:197
10-Hz.Ali (as) diyor ki:“Zekât, sadaka, biz Ehlibeyte harâm edilmiştir”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:224
11-Hz.Ali (as) diyor ki:“Allah'a isyân etmek için bana yedi iklimi ve bu iklimlerin altlarındaki ülkeleri verseler, gene kabûl etmem ben.”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:224
12-Hz.Ali (as) diyor ki:“Çünkü ilmi rivâyet edenler çoktur; ona riâyet edenlerse pek o kadar yoktur.”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:239
13-Hz.Ali (as) diyor ki:“Peygamber' inizin itreti aranızdadır. Onlar, sizi gerçeğe çeken iplerdir. Din bayraklarıdır, gerçeklik dilleridir onlar. Onları, Kur'ân'ın en güzel konaklarına indirin, kondurun (Kur'ân'da anıldığı, emredildiği veçhile onlara uyun); susamış develer gibi onların yanlarına, onların kaynaklarına koşun. Ey insanlar, bu sözleri, bu inancı, peygamberlerin sonuncusundan alın; bilin ki bizden olup da ölen, ölü değildir,[6] diridir; ölmez; bizden olup da çürüyüp giden çürümez. Bilmediğiniz sözü söylemeyin; çünkü gerçeğin çoğu, inkâr ettiğiniz şeylerdedir; aleyhine kesin bir deliliniz olmayan kişiyi mâzur tutun; o kişi de benim. Sizin içinizde, sizin aranızda, iki değer biçilmez şeyin büyüğüyle amel etmedim mi ben; iki değer biçilmez şeyin[7] küçüğünü aranızda bırakmadım mı ben? İçinize îman bayrağı diktim; helâl ve harâm sınırlarını size öğrettim; adaletimle kötülüklerden kurtuluş elbisesini size giydirdim.” Nehc’ul Belağa,Hutbe:87
14-Hz.Ali (as) diyor ki:“Bilin ki bizden olup da ölen, ölü değildir, diridir” Nehc’ul Belağa,Hutbe:87
15-Hz.Ali (as) diyor ki:“Her yana sapan yollar arasında, durdum sizin için doğru yolun başında. Her tarafa bakıyordunuz; yoktu kılavuzu-nuz. Her yeri kazıyordunuz; yoktu suyunuz. Bugün sessiz-dilsiz söylüyorum: Yiter-gider ayrılan benden, bana gösterildiği andan beri gerçekte şüphe etmedim ben. Mûsâ, kendisi için korkmamıştı; korkmuştu bilgisizlerin üst olmasından; sapıklığın hükmetmesinden.”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:4
16-Hz.Ali (as) diyor ki: “Hiç kimsenin gücü yoktu ki yüzüme karşı bir ayıbımı söyleyebilsin; kimsenin haddi değildi ki ardımdan beni kınasın.”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:37
17-Hz.Ali (as) diyor ki:"Bir sudur ki kokmuş; bir lokmadır ki yiyenin boğazında kalmış, kursağına oturmuş. Vakitsiz, olmamış meyveyi da devşirmeye kalkışan, bitmeyecek yere tohum ekene benzer. Bir şey söylesem derler ki: Baş olmaya hırsı var, sussam derler ki: Ölümden korkar. Şu büyük, küçük savaştan sonra buna imkân mı var? Andolsun Allah'a, Ebu Tâlib oğlu, çocuğun anasının memesine düşkün olmasından, daha da düşkündür ölüme. Bir de şu var: Öyle gizlenmiş bir bilgiye sâhibim ki açsaydım size, derin mi derin kuyulara sallanmış ipler gibi sallanırdınız, titrerdiniz."
Nehc’ul Belağa,Hutbe:5
18-Hz.Ali (as) diyor ki:“Şehadet ederiz ki O'ndan başka ma'bud yoktur; Muhammed onun kuludur, Rasûlüdür. Emrini kesin olarak bildirmek, zikrini söylemek için göndermiştir O'nu. O da risâleti emin olarak edâ etmiştir; gerçek ve doğru olarak gitmiştir; yerine, aramızda gerçeklik bayrağını dikmiştir. Kim o bayraktan ayrılır, ileri giderse, yaydan ok fırlar gibi dinden çıkar; kim geri kalır, altına gelmezse helâk-gider; kim o bayrağın altına gelir, gölgesine sığınırsa gerçeğe uyar.”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:100
19-Hz.Ali (as) insanları Rahbe'de topladı ve şöyle dedi:" Allah aşkına söyleyin, Gadir Hum günü Allah Resulü'nün (saa) şöyle buyurduğunu herkes duymadı mı?"Benim müminlere kendi nefislerinden daha ileri olduğumu bilmiyor musunuz? ( Bunu dediğinde ayaktaydı, sonra Ali (as)'ın elini tutup şöyle dedi): "Ben kimin mevlası ( önderi, lideri, rehberi) isem, Ali (as) de onun mevlasıdır. Allahım !.. O'nu seveni sev; O'na düşman olana Sen de düşman ol!.."
Ebu Tufeyl der ki :" Çıktım, içimde bir şey (his) vardı. Zeyd bin Erkam'a rastladım, durumu ona bildirdik; şöyle dedi:" Hala şüphe mi ediyorsun? Ben onu bizzat Allah Rasulü (saa)'den duydum.."
Kitabü'l Hasais, Imam Nesai, Sayfa:77, Hadis:90
----------------
Not: Imam Nesai, Ehl-i Sünnet alimlerindendir. Kütüb-ü Sitteyi oluşturan altı kitaptan biri ona aittir.(Hicri 215-303 tarihleri arasında yaşamıştır.)
20-Hz. Ali (as) Osman bin Afvan 'a dedi ki:" Görüyorum ki sen insanlara, Rasulullah (saa)'in yaptığı bir şeyi, yasaklıyorsun!!!!.."
------------------------------
Note: Hz.Ali (as) bunu Osman bin Afvan'a " Temettu Haccı" hakkında söylemektedir.Bu Rasulullah (saa) zamanında var olan ancak, Ömer bin Hattab tarafından yasaklanan sünnettir. Osman bin Afvan da Ömer'in bu yasağını sürdürmektedir.
Sahih Buhari, Cilt:002, Kitap:026 :Hadis:640 (ingilizce baskısı)
21-Hz Ali (as ) diyor ki: Hz Peygamber (saa) Hz. Fatıma (as)'a dedi ki:"..Ey Fatima sana hayirli bir şey söyleyeyim mi : 34 kez "Allah-u Ekber" de, 33 kez "Elhamdülillah" de, 33 kez de "Sübhanallah" de".
Sahih Buhari,Cilt:004, Kitap:053, Hadis:344
22-Ali (as) Rahbe'de insanlara hitaben şöyle dedi:
"Allah aşkına söyleyin; Gadir Hum günü, içinizden Allah Rasulü (saa)'in şu sözlerini kimler duydu:" Şüphesiz Allah ve O'nun Elçisi mü'minlerin velisidir. Ben kimin velisi isem, Ali de O'nun velisidir. Allah'ım O'nu seveni sev, O'na düşmanlık yapana düşmanlık yap. O'na yardım edene de yardım et!!!!..."
Said bin Vehb dedi ki: ( Ali (as)'ın bu sözü üzerine) Hemen yanımdan ALTI kişi kalkıp tanıklık etti.
Kitabü'l Hasais, Imam Nesai, Sayfa:82, Hadis:95
23-Ali (as) dedi ki:" Ben Allah'ın kulu, Rasulullah (saa)'in kardeşiyim. Ben Sıddik-i Ekber'im. Bunu benden sonra söyleyen yalancıdır.Ben insanlardan tam yedi sene önce imam ettim."
Kitabü'l Hasais, Imam Nesai, Sayfa:5, Hadis:6
24-Ali (as) şöyle dedi: "Allah Rasulü (saa) ile ilk namaz kılan kişi benim."
Kitabü'l Hasais, Sayfa:1, Hadis:1
25-“Sözlerimizi emin gönüller kabûl eder, o sözler, metin akıllara gider.”
Nehc’ul Belağa,Hutbe:189
26-Hz.Ali, Hz.Peygamber (saa)'den dedi ki: "Hz.Meryem, kendi zamanı kadınlarının en iyisidir; Hz Hatice de kendi zamanı kadınlarının en iyisidir."
Sahih Buhari, Cilt:005, Kitap:058, Hadis:163
27-Hz Ali (as) diyor ki:"Andolsun Allah'a ki, sizin her birinizin nereden ve nasıl geldiğini, nereye ve nasıl gideceğini haber versem... Hem de haber veririm, acze düşmem; fakat benim yüzümden Rasûlullâh'ı da inkâr etmenizden korkarım. Bunu ancak emin olduğum özü-sözü doğru kişilere açar, açıklarım."
Nehcul Belağa, Hutbe: 175
28- Hz.Ali (as) diyor ki:"Ey gaflete düşenler, sizden gaflet eden yok. Ey emri terk edenler, sizden söz alansa Hak. Ne oldu bana ki sizi Allah'ın emrini bir yana atmış, gidiyor görmedeyim; ondan gayrisine yönelmiş olduğunuzu seyretmedeydim. Sanki hayvanlarsınız, çoban sizi hastalıklarla dolu bir otlağa sürüyor; dertlerle dolu bir sulağa haydıyor. Hayvanlar da otlatılıp semirtildikçe, başlarına neler geleceğini bilmezler de kendilerine lütfediyorlar, ihsanda bulunuyorlar sanırlar. Günlerini, yalnız o gün bilirler; işlerini, yalnız otlayıp sulanmak zannederler."
Nhcul Belağa, Hutbe:175
29-Hz.Ali (as)'ın biricik eşi, mü'mine kadınların seyyidesi, Hz.Fatıma (as) hakkında Hz.Peygamber (saa) diyor ki:" Fatima benim bir parçamdır. O'nu üzen Ben'i üzmüştür."
Sahih Buhari,Cilt:005, Kitap:057, Hadis:061
30-Zeyd bin Yüsey, Ali (as) dan:
Peygamber (saa) beraat suresini Mekke'ye Ebu Bekr ile gönderdi. Sonra ardından Ali (as)'ı gönderip şöyle buyurdu:" Mektubu al ve onu Mekke ehline götür. Ali (as) Ebu Bekr'e yatişti ve mektubu ondan aldı; bunun üzerine Ebu Bekr üzgün bir halde ayrıldı ve Allah Rasulü'ne (saa) gelerek dedi ki:
"Hakkımda bir şey mi nazil oldu?"
"Hayır, ancak onu (beraat suresini) kendim veya Ehl-i Beyt'imden birinin ulaştırmasıyla emrolundum." buyurdu.
Kitabü'l Hasais, Imam Nesai, Sayfa:63, Hadis:73
---------------------
Note: Bu hadis, Sahih Buhari, Cilt:006, Kitap:060, Hadis:178 de geçmektedir.
31-Hz.Ali (as) diyor ki:"Hicret, ilk zamanda nasılsa gene de öyledir; Allah'ın kulları yeryüzünde durdukça, emri onlara buyruldukça ümmetten hicret kalkmaz; bu ümmet, muhâcir olmaktan geri kalmaz. Yeryüzündeki hücceti tanımayana muhâcir olmaktan geri kalmaz. Yeryüzündeki hücceti tanımayana muhâcir adı verilemez mutlak; kim onu tanırsa odur muhâcir ancak. Kendisine hüccetin, tanıtıldığı kişi mâzûr olamaz;kulağı duyan, gönlünde bilgi edinen kişinin özrüne bakılamaz."
Nehcul Belağa, Hutbe:189
----------------------
Note: Bir insana doğru bir şey tebliğ edildikten sonra, O kişi o şeyden dolayı Allah katında mazeret gösteremez, yani O'nu mazereti kalmaz. Bizim zamanımızın imamı, Imam Mehdi (as)'dır. O şu an da Allah'ın yeryüzündeki Hücceti'dir. O'nu duyup, O'na uymayan o gün Allah huzurunda " Ben bilmiyordum" diyemez. Allah insana O gün " Senin Imam'ın kimdi?" diye sorduğunda, insan buna cevap veremezse, kurtuluşa eremez. Buna cevap verebilmesi için ise kişinin 12 Imam'a (Allah'ın selamı onların üzerine olsun) uynası gerekir, Onların yolndan gitmesi gerekir. Çünkü Hz.Peygamber (saa) " Kim zamanının imamına biat etmeden ölürse cahiliyye ölümüyle ölür." (Ahmet bin Hanbel, Müsned) buyurmaktadır.Kur'an da ise:
"Her milleti, imâmıyla çağırdığımız gün, kimlerin Kitabı sağından verilirse işte onlar, Kitaplarını okurlar ve en ufak bir haksızlığa uğratılmazlar." (17:71) buyurmaktadır.
32-Hz Ali (as) diyor ki:"Allah'ım, Kureyş'ten hakkımı senden istiyorum; onlara karşı senden yardım diliyorum. Rasûlullah'a olan yakınlığımı inkâr etiler, elimdeki kabı baş aşağı çevirdiler; başkasından fazla lâyık olduğum işte, hakkım olan mevkide benimle kavgaya giriştiler. Hak alınır da, verilir de; istersen gamlara batarak dayan; istersen açıklanarak öl dediler. Baktım, gördüm ki Ehl-i Beyt'imden başka ne bir yardımcı var bana, ne bir yâr ve yâver. Onların tehlikeye düşmelerini revâ görmedim. Gözlerime toz-toprak dolmuştu; gözlerimi yumdum; ağzımın yârını dertle, elemle yuttum; zehirden acı olan bıçaklarla doğranmaktan çetin bulunan bu işe dayandım."
Nehcul Belağa, Hutbe:217
33-Hz Ali (as) diyor ki:"Andolsun Allah'a ki Kuhafe'nin Oğlu ( Ebu Bekr), onu bir gömlek gibi giyindi; oysa daha iyi bilirdi o, ben hilâfete nispetle değirmen taşının mili gibiydim; hilâfet benim çevremde dönerdi; sel benden akardı; hiçbir kuş, uçtuğum yere uçamazdı. Hilâfetle arama bir perde çektim; onu koltuğumdan silkip attım. Düşündüm; kesilmiş elimle hamle mi edeyim; yoksa bu kapkaranlık körlüğe sabır mı edeyim? Hem de öylesine bir körlük ki ihtiyarları tamamıyla yıpratır; çocuğu kocaltır; inanan da Rabbine ulaşıncaya dek bu zulmette zahmet çeker.
Gördüm ki sabretmek daha doğru; sabrettim; ettim ama gözümde diken vardı, boğazımda kemik vardı; mirâsımın yağmalandığını görüyordum. Birincisi, ona Hattab'ın Oğlu'na ( Ömer bin Hattab) verip gitti. (sonra A'şâ'nın şu beytini okudular:)
Bugün deveye binmişim; yolculuk zahmetine düşmüşüm;
Câbir'in kardeşi Hayyanla bulunduğum günle bu günüm kıyaslanır mı hiç?
Ne de şaşılacak şey ki yaşarken halkın kendisini bırakmasını teklif ederdi; ölümünden sonra yerine öbürünün geçmesini sağladı. Bu iki kişi hilâfeti, devenin iki memesi gibi aralarında paylaştılar. O, hilâfeti, düz ve düzgün olmayan çorak bir yere attı; sözü sertti, insanı yaralardı; onunla buluşup görüşeni incitirdi. Meselelerde şüphesi çoktu; özür getirmesinin sayısı yoktu. Onunla konuşan, arkadaşlık eden, serkeş bir deveye binmişe benzerdi; burnuna geçen yularını çekse burnu yırtılır, yaralanırdı; bıraksa üstündekini helâk olma çukuruna götürür, atardı. Allah'ın bekasına andolsun, halk, onun zamanında ne edeceğini şaşırdı; yoldan çıktı; renkten renge boyandı; oradan oraya yeldi-durdu.Uzun bir zaman, çetin mihnetlere düştüm; sabrettim; derken o da yoluna düzüldü; halîfeliği bir topluluğa bıraktı ki ben de bunların biriyim sanıldı.Allah'ım, sana sığınırım; ne de danışma topluluğuydu bu. Onlardan benim hakkımda, birincisiyle ne vakit bir şüpheye düşen oldu ki bu çeşit kişilere katıldım ben? Fakat inerlerken onlarla indim; uçarlarken onlarla uçtum; inişte, yokuşta onlarla beraber oldum. İçlerinden biri, hasedinden gerçekten saptı; öbürü, damadı olduğundan ona uydu, benden yüz çevirdi; öbürleri de öyle işler ettiler ki anmak bile çirkin.
Derken kavmin üçüncüsü ( Osman bin Afvan ) kalktı; hem de bir halde ki iki yanı da yelle dolmuştu; işi gücü, yediğini çıkaracak yerle yiyeceği yer arasında gidip gelmekti. Onunla beraber babasının oğulları (Ümeyye) da işe giriştiler; Allah malını ilk baharda devenin otları, çayırı-çimeni yiyip sömürmesi gibi yediler, sömürdüler. Sonunda onun da ipi çözüldü; hareketi tezce yaralanıp öldürülmesine sebep oldu, karnının dolgunluğu onu bu hale getirdi; işini tamamladı gitti.
Derken, halkın benim etrâfıma, sırtlanın boynundaki kıllar gibi üşüşmesi kadar beni üzen bir şey olmadı; her yönden, birbiri ardınca çevreme üşüştüler; bir derecede ki kalabalıktan Hasan'la Hüseyn, ayaklar altında kalacaktı neredeyse. Koyunların ağıla üşüşmesi gibi çevreme toplandılar; bu hengamede elbisem bile yırtılmıştı.
Ama işi elimle aldıktan sonra bir bölük, biatten döndü; ahdini bozdu. Öbür bölük ok yaydan fırlar gibi fırladı, inancından vazgeçti; öbürleri de itâatten çıktı; sanki onlar, her türlü noksan sıfatlardan münezzeh Allah'ın "İşte âhiret yurdu; biz onu, yeryüzünde yücelik ve bozgunculuk dilemeyenlere veririz ve sonuç, çekinenleridir" buyurduğunu duymamışlardı (Kasas, 83). Evet, andolsun Allah'a, elbette duydular da, ezberlediler de; fakat dünya, gözlerine bezenmiş bir şekilde göründü, onun bezentisi hoş geldi onlara.
Ama şunu da bilin ki andolsun tohumu yarana, insanı yaratana, bu topluluk, biat için toplanmasaydı, Allah'ın, zâlimin doyup zulmetmemesi, mazlûmun aç kalmaması hakkında bilginlerden aldığı ahd-ü peyman olmasaydı hilâfet devesinin yularını sırtına atardım; ümmetin sonuncusunu, ilkinin kâsesiyle suvarır giderdim. Siz de anlamışsınızdır ki şu dünyânızın değeri, bir dişi keçinin aksırığından da değersizdir bence.
(Demişlerdir ki: hutbelerinde söz, buraya gelince, Irak ili halkından biri kalktı, Hazrete bir kâğıt sundu. Hazret kâğıdı okumaya daldılar. Okuyup bitince İbn-i Abbas, Ey Müminler Emiri dedi, sözüne, bıraktığın yerden başlasan; Emir'ül-Müminin aleyhisselâm buyurdular ki:)
Heyhât ey Abbas oğlu, bu, erkek devenin, esridiği zaman ağzına gelen bir köpüktü; geldi, gene geriye gitti.
Nehcul Belağa, Hutbe:3
--------------------------------
Note: Bu hutbe Nehc'ul Belaga henüz toplanmadan önce yazılan bir çok kaynakta geçmektedir.Nehcul Belağa'daki hutbelerin kaynakları için lütfen http://nehculbelaga.tripod.com adresine bakınız.
34-Hz.Ali (as) diyor ki:Bilin ki Allah'ın salâtı O'na ve soyuna olsun, Muhammed'in soyu gökteki yıldızlar gibidir; bir yıldız yitti mi, öbürü doğar; Allah'ın lütuflarının size verildiğini görüyorum ben; size de umduğunuzu gösterecektir.
Nehc’ul Belaga,Hutbe:100
35-Hz.Ali (as) diyor ki: "Kimin dileği uzar giderse kötü işleri de çoğalır gider."
Nehcul Belağa, Sözler.
36-Hz.Ali (as) diyor ki:"Yüce kişinin aç kalınca, aşağılık kişinin, karnı doyunca saldırısından korkun"
Nehcul Belağa, Sözler.
37-Hz.Ali (as) diyor ki:"Onlardan nefretin, onlara düşmanlığın, onları doğru yola çağırmadan, onlara deliller getirip özür serdedecek bir hâle sokmadan sizi onlarla savaşa sürmesin."
Nehcul Belağa, Mektuplar:12
38-Hz.Ali (as) diyor ki:"Düşmanla buluştun mu, adamlarının ortasında dur. Savaş ateşini alevlemek isteyen kişi gibi onlara yaklaşma; olaylardan korkan kişi gibi de uzaklaşma."
Nehcul Belağa, Mektuplar:12
39-Hz.Ali (as) diyor ki:"Onlar savaşa başlamadan siz savaşa başlamayın; çünkü siz, Allah'a hamdolsun, doğru yoldasınız; buna inanmışsınız; delilleriniz de var. Onlar savaşa başlayıncaya dek beklemeniz, onların aleyhine, size bir başka delildir."
Nehcul Belağa, Mektuplar:14
40-Hz.Ali (as) diyor ki:"Allah'ın izniyle düşman bozguna uğradı mı, dönüp kaçanı öldürmeyin; üst olup tutsak ettiğinizi yaralamayın; yaralanıp yere düşmüş olanı katletmeyin."
Nehcul Belağa, Mektuplar:14
Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah'adır.
Selam Rasulullah (saa)'e, Masum Imamlara ve Onların Takipçilerinedir.
Allah Hepsinden Razı Olsun.
Prepared by m.ipek
http://nehculbelaga.tripod.com
© 2002 "Hz.Ali (as) Diyor Ki"
m.ipek
Hiç Bir Hakkı Saklı Değildir,