S.345: Kasten namazı terkeden veya namazı hafife alan kimsenin hükmü nedir?
S.346: Su ve teyemmüm edilecek bir şey bulamayan kimseye namaz farz mıdır?
S.347: Farz namazda niyet nerelerde çevrilebilir?
S.348: Cuma günü hem Cuma namazını ve hem de öğle namazını kılmak isteyen kimsenin bunların hiç birinin farz olduğunu niyet etmeksizin sadece kurbet kastı mı etmelidir (Allah'a yakın olmak için kılmaya niyet etmelidir) veya birinde farz ve kurbet kastı ve diğerinde ise sadece kurbet kastı mı etmeli, yoksa her ikisinde hem farz, hem de kurbet kastı mı etmelidir?
S.349: Namazın farz olduğu ilk vakitten itibaren ağzından veya burnundan kan gelmeye başlar, namazın son vaktine kadar devam ederse hüküm nedir?
S.350: Namazda müstehap zikirleri okurken vücudun tamamen sâbit olup hareket etmemesi farz mıdır?
S.351: Hastanelerde idrarın dışarı çıkması için bazı kimselere sonda takılıyor, bu durumda ister uykuda olsun, ister uyanık ve ister namaz halinde olsun elinde olmaksızın hastadan idrar çıkıyor, bu halde kıldığı namazı yenilemesi farz mıdır, yoksa bu haliyle kıldığı namaz yeterli midir?
S.352: Günlük farz namazların vakitlerine dâir Şia mektebinin dayandığı deliller nelerdir? Bildiğiniz gibi Ehl-i Sünnet yatsı namazının vaktinin girmesini akşam namazının kaza olmasına delil göstermekteler; öğle ve ikindi namazlarında da durum aynıdır; dolayısıyla yatsı namazının vakti girdiğinde ve imam yatsı namazı için kalktığında me'mum'un bir arada akşam ve yatsı namazlarını kılmak için ona uyamayacağını ileri sürmekteler.
S.353: İkindi namazının vakti akşamla son bulur ve öğlenin vakti, akşama, ikindi namazı kılınacak kadar bir zamanın kalmasıyla son bulur şimdi şunu sormak istiyorum: Akşamdan maksat nedir; maksat güneş battığı zaman mı yoksa akşam ezanının okunduğu zaman mıdır (tabi ufuklara göre)?
S.354: Güneşin batmasıyla akşam ezanı arasında kaç dakika geçmesi gerekir?
S.355: İşimin gereği ancak gece saat onbirde evime dönebiliyorum, müracaat edenlerin sayısının çok olmasından iş arasında akşam ve yatsı namazını kılmaya fırsat olmuyor; -buna göre- gece saat onbirden sonra akşam ve yatsı namazını kılmak sahih midir?
S.356: Namazın edâ niyetiyle kılınmasının sahih olması için ne kadarı edâ vaktinde kılınmış olması gerekir? Bu miktarın edâ vaktinde kılınıp kılınmadığında şüpheye düşerse hüküm nedir?
S.357: İslam Cumhuriyetinin gayr-i islamî ülkelerdeki elçiliklerinde, her ülkenin büyük şehirleriyle ilgili şer'î vakitleri belirlemek için zaman cetveli hazırlanmıştır. 1- Bu cetvellere ne kadar güvenilebilir? 2- O ülkenin diğer şehirlerindeki insanların vazifesi nedir?
S.358: Fecr-i sadık* ve fecr-i kazib* hakkında görüşünüz nedir? Bu hususta namaz kılan kimsenin vazifesi nedir?
S.359: Liselerden birinde okul sorumluları öğleden sonra saat ikide, öğrencilerin dersleri başlamadan biraz önce cemaatle öğle ve ikindi namazlarını kılıyorlar. Namazın saat ikiye kadar geciktirilmesinin sebebi ise, sabah derslerinin şer'î öğleden kırk beş dakika önce bitmesi, ve öğrencileri öğlene kadar bekletmenin zor oluşudur. Namazın ilk vaktinde kılınmasının önemini dikkate alarak bu husustaki görüşünüz nedir?
S.360: Öğle namazını öğle ezanından sonra, ikindi namazını da vakti girdiğinde, yine akşam ve yatsı namazlarını da kendi vakitlerinde (günlük namazları beş vakit olarak) kılmak farz mıdır?
S.361: Ay ışığıyla aydınlık olan gecelerde namaz saatinin girdiğini ve fecr-i sadıkın da doğduğunu kesin olarak bilmek mümkün olmasına rağmen sabah namazı için 15-20 dakika beklemek farz mıdır?
S.362: İki il arasında ufukların farklı olmasından kaynaklanan şer'î vakitlerdeki fark her üç vakit için aynı mıdır? Mesela, öğle namazının vaktinde iki il arasındaki fark 25 dakika olursa, sabah ve akşam vakitleri için de aynı miktarda fark geçerli midir? Yoksa sabah ve akşam namazlarında değişiyor mu?
S.363: Ehl-i Sünnet, akşam namazını (şia mezhebine göre belirlenen) şer'î akşamdan önce kılmaktadır. Hac mevsiminde ve hac mevsimi dışında namazda onlara uymamız câiz midir ve bu namaz yeterli midir?
S.364: Danimarka'da ve Norveç'te bazı mevsimlerde gündüzlerin çok uzun olduğunu dikkate alarak, namaz ve oruca karşı vazifem nedir?
S.365: Güneş ışığının yaklaşık 7 dakikada yeryüzüne ulaştığını dikkate alarak sabah namazının vaktinin sona ermesinde ölçü güneşin doğması mıdır, yoksa güneş ışığının yeryüzüne ulaşması mı?
S.366: Radyo, televizyon ve gazete gibi iletişim araçlarıyla her günün şer'î vakti bir gün önceden bildiriliyor, bunlara güvenmek ve radyo veya televizyondan ezan okunmasıyla vaktin girdiğine hükmetmek câiz midir?
S.367: Ezanın başlamasıyla namaz vakti de başlıyor mu, yoksa namaza başlamak için ezanın bitmesini beklemek mi gerekir? Oruçlu kimse ezanın başlamasıyla iftar edebilir mi, yoksa ezanın bitmesini mi beklemesi gerekir?
S.368: Tertip üzere kılınması gereken namazlarda, sonra kılınması gereken namazı önce kılmak câiz midir; yatsı namazının akşam namazından önce kılınması gibi?
S.369: Bazı fıkıh kitaplarında güneşin Mayısın 25'inde ve Temmuzun 17'sinde dikey olarak Ka'be'nin üzerinde olduğu yazılıdır. Bu iki günde dünyanın her hangi bir yerinde Mekke'de ezan okunduğu vakit, yere dikey olarak batırılan çubuğun gölgesiyle kıble yönü teşhis edilebilir mi? Camilerin mihrapları çubuğun gölgesinin yönüyle farklı olursa hangisi doğrudur? Kıblenin yönünü belirlemede kullanılan pusulaya güvenmek doğru mudur?
S.370: Muharebede savaşın şiddeti yüzünden kıble yönünü teşhis edemezse namazı herhangi bir yöne kılmak sahih midir?
S.371: Kabe'nin ortasından, doğru bir çizgi yeri yararak yerin merkezinden geçirilirse yer küresinin diğer tarafında Kabe'nin karşısındaki noktadan çıkar; o noktada Kıble'ye karşı nasıl durulur?
S.372: Kıbleyi bilmediğimiz ve öğrenmek için de bir vesilemizin olmadığı bir yerde her dört tarafın kıble olma ihtimali olursa, üzerimize farz olan vazife nedir?
S.373: Kıble nasıl teşhis edilir? Güney ve kuzey kutuplarında namaz nasıl kılınır?
S.374: Zalim bir hükümetin gasbettiği yerlerde oturmak, namaz kılmak veya oralardan geçmek câiz midir?
S.375: Geçmişte vakfolan, sonraları ise hükümetin tasarruf ederek okul yaptığı yerde namazın hükmü nedir?
S.376: Ben bir kaç okulda cemaat namazı kıldırıyorum, bu okulların bazı bölümleri sahiplerinin rızası olmaksızın onlardan alınmıştır; bu okullarda benim ve öğrencilerin namazlarının hükmü nedir?
S.377: Bir kimse, humus farz olan bir elbiseyle veya humuslu bir halı üzerinde bir müddet namaz kılarsa bu namazlarının hükmü nedir?
S.378: Namazda erkeklerin kadınlardan önde durması farz mıdır?
S.379: İmam Humeyni'nin ve İslam İnkılabı şehidlerinin resimlerini camilere asmanın hükmü nedir? Bilindiği üzere İmam Humeyni fotoğrafların camilere asılmamasını istemiştir; bir de bu işin mekruh olduğu da söylenmektedir.
S.380: Bir kimse (İslam Cumhuriyetinde) devlete ait bir lojmanda oturuyor, oturma süresi bitmiş ve kendisine evi boşaltması bildirilmiştir; boşaltması için tanınan süre bittikten sonra o kimsenin o evdeki namaz ve orucunun hükmü nedir?
S.381: Üzerinde resim bulunan halının üzerinde ve resimli mühürlere namaz kılmak mekruh mudur?
S.382: Namaz kıldığımız yer pâk olmaz, ama; secde ettiğimiz yer pâk olursa namazımız sahih midir?
S.383: Arsası geçmişte mezarlık olan bir dâirede çalışmaktayım, bundan yaklaşık 40 yıl önce bu mezarlık terkedilmiştir ve 30 yıl önce üzerine bu bina yapılmıştır; şimdi o mezarlığın hepsini dâireler kapsamış, yapımı tamamlanmıştır ve mezarlıktan bir eser kalmamıştır; bu durumda şer'an görevlilerin bu gibi dâirelerde namaz kılmaları sahih midir?
S.384: Mü'min gençler -marufa emretmek için- haftada bir veya iki gün namazlarını gezi yerlerinde, parklarda kılmayı kararlaştırmışlar; ancak bazı büyükler parkların mülkiyeti belli olmadığını söylüyorlar; oralarda namazın hükmü nedir?
S.385: Şehrimizdeki liselerden birinin arsası bir şahsa aitti. ve şehir planına göre bu arsanın parka dönüştürülmesi gerekiyordu, ama; olağanüstü ihtiyaç yüzünden, valiliğin onayıyla oranın okula dönüştürülmesine karar verildi; sahibinin, arsanın -hükümet tarafından- istimlakına, orada namaz kılınmasına ve benzeri şeylere razı olmadığını açıkladığını dikkate alarak orada namaz kılmanın hükmü nedir?
S.386: Şehrimizde birbirine yakın ve aralarında sadece bir duvar bulunan iki cami var; bundan bir süre önce mü'minlerden bir grup, camileri birleştirmek için aralarındaki duvarın büyük bir bölümünü yıktılar, bu hareket bu camilerde namaz kılma hususunda bazılarında şüphe uyandırdı ve bu hususta hâlâ şüphe içindeler; bu meselenin çözümü nedir, açıklar mısınız?
S.387: Yollardaki dinlenme tesislerinde yemek yemeyen bir kimsenin, bu tesislerde bulunan namazhanelerde namaz kılması câiz midir, yoksa sahibinden izin mi alması gerekir?
S.388: Gasbedilmiş bir yerde seccade, tahta vb. üzerinde namaz kılan kimsenin namazı batıl olur mu?
S.389: Günümüzde hükümetin tasarrufunda olan bazı şirket ve kurumlara ait binalar, şer'î mahkemenin hükmüyle sahiplerinin ellerinden alınmış olması sebebiyle bazıları oralarda kılınan cemaat namazlarına katılmıyorlar; bu alanda görüşünüz nedir?
S.390: Bir caminin bitişiğinde hüseyniye olursa orada cemaat namazı kılmak sahih midir ve acaba ikisinin sevabı eşit midir?
S.391: Haram müzik çalınan bir yerde namaz kılmak sahih midir?
S.392: Namaz vakti yaklaştığı bir zamanda kayıklarla önemli görevlere gönderilen kimselerin namazlarının hükmü nedir; şu da var ki, vaktinde namaz kılmazlarsa ondan sonra namazı edâ olarak kılamayacaklardır?
S.393: İnsanın kendi mahallesindeki camide namaz kılmasının müstehap olmasına rağmen mahalle camisini boş bırakarak cemaat namazı için şehrin merkez camisine gitmesinin sakıncası var mıdır?
S.394: Banilerinden bazılarının, kendileri ve kendi kabileleri için yaptıklarını iddia ettikleri camide diğerlerinin namaz kılmalarının hükmü nedir?
S.395: Kadınların, namazlarını camilerde mi, yoksa evlerinde mi kılmaları daha faziletlidir?
S.396: Günümüzde Mescid-ül Haram'la sa'y yeri olan Sefa ve Merve arasında yaklaşık yarım metre yüksekliğinde ve bir metre genişliğinde alçak bir duvar vardır, o duvar mescidle sa'y yeri arasında müşterektir; kadınlar, camiye girmeleri câiz olmayan adet günlerinde -ay başlarında- bu duvarın üzerinde oturabilirler mi?
S.397: Mahalle camisinde spor yapmak veya uyumak câiz midir? Diğer camilerde hüküm nedir?
S.398: Gençlere fikrî, kültürel, akidevî ve askerî eğitimler vermek için caminin avlusundan yararlanmak câiz midir? Bu işler için camilerin balkonlarından yararlanmanın hükmü nedir? Bu tür faaliyetler için tahsis edilmiş yerlerin azlığını da hatırlatmak isteriz.
S.399: Bazı bölgelerde, özellikle köylerde camilerde düğün törenleri düzenliyorlar; yani evlerde şarkı söylüyor ve oynuyorlar, sonra kahvaltı veya akşam yemeklerini ise camide yiyorlar, bu iş şer'an câiz midir?
S.400: Bazı kooparatifler yerleşim bölgeleri yapıyorlar; ilk önce bu yerleşim bölgelerinde cami gibi umumi merkezlerin yapılması hususunda görüş birliği sağlanıyor. Acaba evler şirkete üye olanlara verilince üyelerden bazılarının önceki ittifaktan vazgeçerek, biz cami yapılmasına razı değiliz demeye hakları var mı?
S.401: Gayr-i İslamî kültürel saldırıya karşı çıkmak amacıyla yaklaşık otuz ilk ve ortaokul öğrencisini camide topladık; Bu grup, yaş ve fikir seviyelerine göre Kur'an, ahkam ve İslami ahlak dersleri alıyorlar; Koro şeklinde ve org takımı olarak bu gruptan yararlanmanın hükmü nedir? Şer'î ölçülere, (İran'da) radyo, televizyon ve kültür bakanlığının kurallarına riayet edilerek bu tür müzik aletleriyle camide yapılan çalışmaların hükmü nedir?
S.402: (İran'da) İslami irşad bakanlığı tarafından dağıtılan sinema filimlerini camide, Kur'an derslerinde katılanlara göstermenin şer'î açıdan bir sakıncası var mıdır?
S.403: Masum imamların doğum günü münasebetiyle camilerde neşelendirici müziklerin yayınlanmasının şer'an sakıncası var mıdır?
S.404: Sesi caminin dışına çıkan cami hoparlörlerinden istifade etmek ne zaman câizdir? Ezandan önce -hoparlörden- inkılabî marşlar ve Kur'an-ı Kerim yayınlamanın hükmü nedir?
S.405: Merkez camiinin tanımı nedir?
S.406: Camilerden birinin üstü örtülü bir bölümü otuz yıldır terkedilmiştir ve orada namaz kılınmamaktadır, bu yüzden harabeye dönüşmüş ve bir bölümü de ambar yapılmıştır. 15 yıldan beri burada yerleşmiş bulunan inkılab muhafızları son zamanlarda bazı onarımlar yapılmışlar. Bu onarımların sebebi ise bu binanın uygun olmayan durumu, özellikle tavanının yıkılmak üzere oluşuydu; ancak, bu birliklerde bulunan kardeşler caminin şer'î hükümlerini bilmediklerinden ve bilenlerin de onları aydınlatmadıklarından caminin bu bölümünde bir takım odalar yapmışlardır ve bu onarımlar için çok miktarda para harcanmıştır, şimdi binanın yapımı bitmek üzeredir; bunu dikkate alarak şu sorulara cevap verir misiniz: 1- Bu işi yöneten ve düzenleyenler, şer'î hükmü bilmedikleri takdirde bu iş için beyt-ul maldan harcanan paradan şer'an sorumlu mudurlar? Ayrıca, bu yüzden günahkâr sayılırlar mı? 2- Harcanan paraların beyt-ul maldan harcandığını göz önünde bulundurarak (caminin bu bölüme ihtiyacı olmadığı ve orada namaz kılınmadığı müddetçe) caminin bütün şer'î hükümlerine riayet edilerek bu odalarda Kur'an ve din hükümlerinin öğretimi ve caminin diğer işleri için yararlanmak câiz midir? Yoksa, bu odaların yıkılması mı gerekir?
S.407: Bir kaç cami cadde genişletme planına girmektedirler. Taşıtların rahat hareket edebilmesi için bu camilerin bazılarının tamamen ve bazılarının da bir bölümünün yıkılması gerekiyor, bu hususta görüşünüzü nedir?
S.408: Halkın abdest alması için camilere bırakılan su, az miktarda şahsi istifadeler için kullanılabilir mi? Örneğin, esnaflar, soğuk su olarak veya arabaya koymak için bu sudan alabilirler mi? Bu camileri belirli bir şahıs vakfetmediğinden, onun izin vermesi diye bir şey de söz konusu değildir.
S.409: Mezarlığın yanında bir cami var; müslümanlar mezarları ziyarete geldiklerinde, -örneğin akrabalarının mezarlarını yıkamak için- camiden su alıyorlar, o suyun camiye vakfolunduğu veya genel halka ait olduğu bilinmiyor; suyun camiye vakfolmadığı, ancak, abdeste ve taharet için kullanmaya tahsis edildiği takdirde bu gibi tasarruflar câiz midir?
S.410: Caminin onarıma ihtiyacı varsa şer'î hakimden veya onun vekilinden izin almak gerekir mi?
S.411: Üzerinde çok zahmet çektiğim mahalle camisinde defnedilmeye vasiyet etmem câiz midir? Ben bu caminin içinde veya avlusunda defnedilmeği arzuluyorum.
S.412: Bundan yaklaşık yirmi yıl önce bir cami yapılmış ve mübarek "Sahibezzeman" (Allah zuhurunu yakın eylesin) ismi verilmiştir ve bu ismin caminin vakıf akdinde zikredildiği de belli değildir; acaba caminin ismini merkez camii olarak değiştirmenin sakıncası var mıdır?
S.413: Burada eskiden beri süregelen yaygın bir adet var. Muharrem, Sefer, Ramazan aylarında ve diğer dinî münasebetlerde harcanması için camiye adaklar yapılıyor. Son zamanlarda camilerde ısıtma ve benzeri teçhizatlardan yararlanılmaktadır. Mahalle ahalisinden biri ölünce camide onun için anma merasimi (Fatiha meclisi) düzenleniyor. Bu merasimlerde caminin aydınlatma ve ısıtmasından yararlanılıyor ve merasimi düzenleyenler bu masrafları karşılamıyorlar, bu şer'an câiz midir?
S.414: Bir köyde yeni yapılmış bir cami var (bu cami eski caminin yerine inşa edilmiştir) yeri eski caminin bir parçası olan bu caminin bir köşesinde şer'î hükmü bilmemelerinden dolayı bir çayhane yapmışlar, onun üzerinde de bir kütüphane yapmışlar; bu hususta görüşünüz nedir?
S.415:"Köylerin birinde yıkılmak üzere olan bir cami vardır, yol açmaya engel olmadığından onu yıkmak için de herhangi bir gerekçe yok." Acaba bu camiyi tamamen yıkmak câiz midir? Bu camiye ait bir miktar eşya da var, bu eşyalar kime verilmelidir?
S.416: Şimdiki vakıflarda caminin bir parçasını oluşturan kütüphaneler gibi, caminin binasına girmeden ve camide tasarruf etmeden caminin avlusunun bir köşesinde müze yapmak câiz midir?
S.417: Vakfedilmiş bir yerde cami, dini medrese ve umumi kütüphane yapılmıştır; bunların hepsi şimdi faaliyet halindedir. Burası şimdi belediyenin yıkım projesi içine girmektedir; bunları yıkarak belediyeden yardım alıp daha iyi bir bina yapmak için belediyeyle nasıl yardımlaşılabilir?
S.418: Merkez camiyi büyültmek için caminin avlusunda bulunan ağaçlardan bir kaçını kesmek gerekiyor; bu iş câiz midir? Elbette, caminin avlusu büyüktür ve orada çok ağaç bulunmaktadır.
S.419: Önceden caminin üstü kapalı bölümünden olan, belediyenin bayındırlaştırma projesi alanına girdikten sonra yıkılarak yol olan yerin hükmü nedir?
S.420: Ben bir müddettir camilerden birinde cemaat namazı kıldırıyorum ve o caminin nasıl vakfedildiğinden de haberim yok; caminin gider açısından bir takım sorunlarla karşılaştığı dikkate alındığında caminin bodrumunu camiye uygun bir iş için kiraya vermek câiz midir?
S.421: Caminin giderlerini karşılamak için bir emlakı olmadığından caminin yönetim kurulu -dernek üyeleri- caminin üstü kapalı bölümünün altında bodrum kazmışlar ve caminin ihtiyaçlarını karşılamak için orada bir iş yeri oluşturmak istiyorlar; bu iş câiz midir?
S.422: Kafirlerin, tarihi eserleri görmek için bile olsa müslümanların camisine girmeleri câiz değil midir?
S.423: Kafirlerin eliyle yapılan bir camide namaz kılmak câiz midir?
S.424: Kafir bir kimse cami yapılması için veya camiye yardım için mal bağışlarsa onu kabul etmek câiz midir?
S.425: Birisi geceleyin camiye gelerek orada uyur da cünüp olursa ve uyandığında camiden çıkamazsa vazifesi nedir?
S.426: Hüseyniyeyi belli şahıslar adına kaydettirmek câiz midir? Ve bu hayır işte katkısı olanlar buna razı olmazlarsa hükmü nedir?
S.427: İlmihal kitaplarında cünüp ve hayız kadının Ehl-i Beyt imamlarının (a.s) haremlerine -türbelerine- girmelerinin câiz olmadığı yazılmıştır; haremden maksat sadece kubbenin altı mıdır, yoksa kubbeye eklenen bütün binaları da kapsamına alır mı?
S.428: Eski bir caminin yanında bir hüseyniye yapılmıştır, şimdi namaz kılanlar camiye sığmadıklarından söz konusu hüseyniyeden cami olarak yararlanmak için bu hüseyniyeyi camiye eklemek câiz midir?
S.429: İmamzadelerin türbelerine adak edilen sergi ve eşyaların bölgenin merkez camisinde kullanmanın hükmü nedir?
S.430: Hz. Ebulfazl (a.s) ve diğerlerinin ismiyle kurulan hüseyniyeler cami hükmünde midir? Bu yerlerin hükmü nedir?
S.431: Necis olduğuna dâir şüpheye düştüğüm elbiseyle kıldığım namaz batıl mıdır?
S.432: Almanya'dan deri bir kemer satın aldım. Onun doğal deri mi, sun'i deri mi ve yine tezkiye edilmiş (şer'î ölçülere göre kesilmiş) hayvanın mı, yoksa tezkiye edilmemiş hayvanın mı olduğunu bilmiyorum. Onunla namaz kılmanın şer'an bir sakıncası var mıdır? Kıldığım namazların hükmü nedir?
S.433: Bedeninde veya elbisesinde necaset olmadığını düşünerek namaz kılan şahıs, sonradan bedeninin veya elbisesinin necis olduğunun farkına varırsa namazı batıl mıdır? Namaz esnasında bunun farkına varırsa hüküm nedir?
S.434: Eti yenilmeyen hayvanların bir parçasının insanın üzerinde bulunduğunda ihtiyaten farz olarak namazı yenilemesi gerektiğini söyleyen bir müçtehidi taklit eden kimse, eğer doğru şekilde kesilip kesilmediğinde şüphe ettiği bir hayvana ait deri parçasını namazda üzerinde bulundurursa bu halde kıldığı namazların hükmü nedir? Elbette, söz konusu deri parçasını kemer gibi namazda satır (örtü) olmaya yeterli olmayan bir şey olarak bulundurmuştur.
S.435: Bir kadın namaz esnasında saçının göründüğünün farkına varır da hemen örterse namazını yenilemesi farz mıdır?
S.436: Birisi idrar yerini taş veya ağaç ya da başka bir şeyle temizlemek zorunda kalır ve eve döndüğünde de suyla temizlerse; bu durumda namaz için iç çamaşırını değiştirmesi veya temizlemesi farz mıdır?
S.437: İthal edilen bazı sanayi araçlarının kullanımı ancak İslam fıkhına göre kafir ve necis sayılan yabancı mutahassısların yardımıyla gerçekleşiyor; onlar, bu araçları el vasıtasıyla yağlıyorlar; dolayısıyla, bu araçların pâk olması mümkün değildir. Çalışma esnasında işçilerin beden ve elbiselerinin bu aletlere değdiğini iş arasında beden ve elbiselerini tamamen temizleme fırsatı bulamadıklarını dikkate alarak namazla ilgili olarak vazifelerinin ne olduğunu söyler misiniz?
S.438: Namaz kılan şahsın, kan ile necis olmuş mendil veya benzeri bir şeyi üzerinde taşıması veya onu cebine bırakması namazı batıl eder mi?
S.439: Günümüzdeki mevcut alkollü kokuların sürülmüş olduğu elbiseyle namaz kılmak sahih midir?
S.440: Namazda kadına vücudunu ne derecede örtmesi farzdır? Kısa kollu elbiseyle ve çorapsız olarak namaz kılmanın sakıncası var mıdır?
S.441: Kadınlara namazda ayaklarını örtmeleri farz mıdır?
S.442: Örtünürken ve namazda çenenin tamamını örtmek farz mıdır, yoksa sadece alt kısmını örtmek yeterli midir veya çeneyi örtmek, yüzün şer'an farz olan miktarını örtmenin mukaddimesi olduğu için mi farzdır?
S.443: Çorap ve takke gibi namazda örtü olarak yeterli olmayan necis olmuş şeyle ilgili hüküm, unutarak veya hükmü bilmeyerek ya da hükmü bilip de bunların necis olduğunu bilmeyerek kılınan namazlara mı mahsustur, yoksa mevzuda (namazda örtü sayılmayacak şeylerin necis olup olmadığında) şüphe etme veya hükümde (bu tür şeylerin necis olması namazı batıl edip etmediğinde) şüphe etme durumunu da mı kapsamına almaktadır?
S.444: Namaz kılan kimsenin üstünde kedi tüyü veya salyasının bulunması namazı batıl eder mi?
S.445: Erkeklerin altın yüzük takmasının hükmü nedir? (Özellikle namazda).
S.446: Erkeklerin beyaz altından (plâtinden) yapılmış yüzük takmasının hükmü nedir?
S.447: Zinet için olmaz ve kimse de göremezse şer'an altın takmalarının sakıncası var mıdır?
S.448: Erkeklerin altın kullanmasının hükmü nedir? Bazılarının nikah akdi okunması gibi kısa bir zaman için erkeğin altın takmasının sakıncasının olmadığını iddia ettiklerini görüyoruz.
S.449: Namaz kılanın elbisesinin hükümlerini ve erkeğin altınla zinet etmesinin haram olduğunu dikkate aldığımızda şu hususların hükmü nedir: a) Altınla ziynetlenmekten maksat erkeklerin mutlak olarak, hatta kemik ameliyatı ve diş yaptırma gibi durumlarda bile altın kullanmaları mıdır? b) Yaşadığımız bölgenin gelenekleri gereği, yeni evlenen gençler sarı altından olan nişan yüzüğü takarlar; bunun halkın genelinde kesinlikle erkek için ziynet sayılmadığı, sadece kişinin evlilik hayatına başladığının belirtisi olduğu dikkate alındığında bunun hükmü ne olur?
S.450: Kadınların kullanmadığı erkeklere mahsus altın mücevherlerin yapım ve satımının hükmü nedir?
S.451: Bazı misafirliklerde gümüş tabaklarda tatlı sunduklarını görmekteyiz; bu, gümüş tabakta yemek yemek sayılır mı? Hükmünü açıklar mısınız?
S.452: Erkekler için dişleri altınla kaplamak veya altın diş taktırmak câiz midir?
S.453: Dişleri altınla kaplamanın sakıncası var mıdır? Dişleri platinle kaplamanın hükmü nedir?
S.454: Bizim köyümüzde müezzin devamlı Mübarek Ramazan ayında halkın, sabah ezanı okunurken veya ezan bitinceye kadar yemek yiyebilmesi ve su içebilmesi için vaktin girmesinden bir kaç dakika önce ezan okuyor; acaba bu iş câiz midir?
S.455: Bazıları marufu emretme ve münkerden nehyetme vazifesini yerine getirme amacıyla umuma ait yollarda toplu olarak ezan okuyorlar ve onların bu hareketinin bölgede fesadı önlemekte ve diğerlerini, özellikle gençleri namazı ilk vaktinde kılmaya teşvik etmekte büyük bir etkisi vardır. Ancak, birisi bu hareketin İslam dininde yeri olmadığını, bunun bid'at olduğunu öne sürdü ve onun bu sözü bizde şüphe uyandırdı; bu konuda görüşünüzü açıklar mısınız?
S.456: Ezan okumak, siyasî-ibadî bir amel olup çok sevabı olduğundan bazı mü'minler namaz vakti girdiğinde, özellikle sabah namazı vaktinde evlerinin damına çıkarak hoparlörsüz ezan okumaya karar almışlar. Sorum şu: Komşulardan bazıları bu amele itiraz ettiği durumda bunun hükmü nedir?
S.457: Mübarek Ramazan ayının seherlerine mahsus programları (sabah ezanı dışında) herkesin duyması için caminin hoparlöründen yayınlamanın hükmü nedir?
S.458: Cami ve diğer merkezlerde sabah ezanından önce bir kaç kilometreye ulaşan yüksek sesle Kur'an-ı Kerim ve ezandan sonra dua yayınlamak câiz midir? Bu durumun bazen yarım saattan fazla sürdüğünü de hatırlatalım.
S.459: Erkeğin, namaz için kadının okuduğu ezanla yetinmesi câiz midir?
S.460: Farz namazlar için okunan ezan ve ikaametde Hz. Ali'nin (a.s) emirliğine, velayetine dâir üçüncü şehadeti vermek hususunda görüşünüz nedir?
S.461: Sesli kılmadığımız namazların hükmü nedir?
S.462: Sabah namazının kazasını kılmak istediğimizde sesli mi kılmamız gerekir, sessiz mi?
S.463: Bir rekatın niyet, tekbiret-ul ihram, Fatiha suresi, sure, rüku ve secdeden oluştuğunu, diğer taraftan öğle ve ikindi namazının bütün rekatlarının, akşam namazının üçüncü rekatının ve yatsı namazının son iki rekatının sessiz kılınması gerektiğini de biliyoruz; ancak radyo ve televizyonda üçüncü rekatın rüku ve secdesini sesli kıldıklarını görüyoruz. Oysa üçüncü rekatın rüku ve secdesi de sessiz kılınması gereken rekatın bir cüzüdür; bu meselenin hükmünü açıklar mısınız?
S.464: -Günlük onyedi rekat dışında- onyedi rekat da ihtiyaten kaza namazı kılmak isteyen kimse sabah, akşam ve yatsı namazlarının ilk iki rekatını sesli mi kılması gerekiyor, sessiz mi?
S.465: Salat (namaz) kelimesinin "ta" harfiyle bittiğini biliyoruz, ancak ezanda hayye ala-s salah ("ha" harfiyle) şeklinde okunuyor; bu sahih midir?
S.466: İmam Humeyni (kuddise sirruh) "Fatiha Suresi'nin Tefsiri"nde "melik" şeklindeki kıraatın "malik" şeklindeki kıraata tercih edildiğini ileri sürmüştür; farz ve farz olmayan namazlarda Fatiha Suresi'ni okurken bu kelimeyi her iki şekilde okumak sahih midir?
S.467: Namaz kılan kimse "gayr-il mağzubi aleyhim..." cümlesini okurken hemen atfetmek yerine vakfetmesi ve sonra "ve la-z zallin" cümlesini söylemesi sahih midir ve yine teşehhüdde "Allahumme salli ala Muhammedin ve âl-i Muhammed" cümlesinde "Muhammed" kelimesi üzerinde vakfederek daha sonra "ve Âl-i Muhammed" söylemesi sahih midir?
S.468: İmam Humeyni'ye (kuddise sirruh) şöyle bir soru yöneltildi: Tecvid ilminde "Zad" harfinin telaffuzu hususunda bir kaç görüşün olduğuna göre siz hangi görüşe amel ediyorsunuz? İmam (kuddise sirruh) bu soruya şu cevabı verdi: Harflerin mahreçlerini -çıkış yerini- tecvid bilginlerinin görüşüne göre bilmek farz değildir; her harfin telaffuzu, Arap örfünde bu şahıs şu harfi edâ etti denecek şekilde olmalıdır. Soru şudur: a) Arap örfünde bu şahıs şu harfi edâ etti ibaresinin yorumu nasıldır? b) Tecvid kuralları sarf ve nahiv kuralları gibi Arap örfü ve lügatından alındığına göre, Arab'ın örf ve lügatının birbirlerinden ayrıldığı nasıl söylenebilir? c) Bir kimse kıraattaki harfleri doğru mahreçlerinden -çıkış yerlerinden- edâ etmediğini veya genel olarak harf ve kelimeleri doğru bir şekilde edâ etmediğini -sağlam bir yolla- bilirse ve her açıdan sahih kıraatı öğrenmeye uygun ortam olursa, şöyle ki: Öğrenmek için iyi bir yeteneği veya uygun bir fırsatı olursa -yeteneği çerçevesinde- sahih kıraatı veya sahihe yakın bir kıraatı öğrenmeye çalışması farz mıdır?
S.469: İlk baştan niyeti veya alışkanlığı Fatiha ve sonra İhlas suresini okumak olan kimse hangisini okuyacağını tayin etmeden gaflet sebebiyle bismillahirrahmanirrahim derse başa dönerek hangisini okuyacağını belirledikten sonra yeniden besmele çekmesi gerekir mi?
S.470: Farz namazlarda arap kelimelerini kamil olarak edâ etmek farz mıdır? Kelimeler sahih ve kamil arapçayla telaffuz edilmezse namazın sıhhatine hükmedilir mi?
S.471: Namazda içten okumaya -yani kelimeleri telaffuz etmeyerek içinden geçirmeye- kıraat söylenebilir mi?
S.472: Bazı müfessirlere göre Fil, Kureyş, İnşirah ve Duha gibi Kur'an-ı Kerim'in bazı sureleri tek başına kamil bir sure sayılmazlar. Dolayısıyla, -namazda- bu surelerden birini, mesela Fil suresini okuyan kimse hemen peşinden Kureyş suresini de okumalıdır, yine İnşirah suresini okuyan peşinden Duha suresini de okumalıdır. Eğer, bir kimse meseleyi bilmeyerek namazda sadece Fil suresini veya İnşirah suresini okursa vazifesi nedir?
S.473: Namaz esnasında gaflet ederek öğle namazının üçüncü rekatında Fatiha ve sureyi okursa ve namazını bitirdikten sonra bunun farkına varırsa namazı yeniden kılması farz mıdır? Farkına varmasa namazı sahih midir?
S.474: İmam Humeyni (kuddise sirruh) öğle ve ikindi namazında sessiz kılmanın ölçüsünü, ses tonunun çıkmaması biliyordu ve biz biliyoruz ki on harf dışında diğer harfler cehrî (aşikâr) okunan harflerdir; buna göre, öğle ve ikindi namazlarını sessiz kılacak olursak cehrî okunan on sekiz harfi nasıl edâ etmeliyiz?
S.475: İster erkek olsun, ister kadın İslam'a yeni giren ve arap dilini bilmeyen yabancılar namaz ve diğer dini farizelerini nasıl edâ etmeleri gerekir? Esasen bu durumda Arapça öğrenmeye gerek var mıdır?
S.476: Gece nafilelerinin veya sesli kılınması gereken namazların nafilelerinin de sesli kılınmasına ve yine sessiz kılınması gereken farz namazların nafilelerinin de sessiz kılınmasına dâir delil var mıdır. Cevabınız olumlu ise sesli kılınması gereken farz namazların nafilelerinin sessiz kılınması ve bunun aksi yeterli midir? Bu konuda fetvanız nedir?
S.477: Namazda Fatiha suresini okuduktan sonra tam bir sureyi okumak farz mıdır, yoksa Kur'an-ı Kerim'den bir miktar okumak da yeterli midir? Birinci durumda sureyi okuduktan sona Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerini okumak câiz midir?
S.478: Namazda Fatiha ve sureyi veya kelimelerin harekelerini -önemsemeyiş veya konuştuğu lehcesi yüzünden- yanlış okursa, mesela "yuled" kelimesini fetheyle okuyacağına kesreyle okuyup "yulid" derse hükmü nedir?
S.479: Okuma-yazma bilmeyen 35-40 yaşlarındaki bir kimse, çocuklukta anne-babasından namazı öğrenmemiş; bu şahıs, namazı sahih okumayı öğrenmek için çaba harcamasına rağmen namazın zikir ve kelimelerini sahih bir şekilde edâ edemiyor; hatta bazı kelimeleri hiç söyleyemiyor, bu adamın namazı sahih midir?
S.480: Ben namazı anne ve babamdan öğrendiğim ve okulda bize öğrettikleri gibi telaffuz ediyordum. Sonraları namazda yanlış kıraat ettiğimi anladım; İmam Humeyni'nin fetvasına göre kıldığım namazları yenilemek bana farz mıdır?
S.481: Duyu organları sağlam olan bir kimse hastalık dolayısıyla konuşma özelliğini yitirirse işaretle namaz kılmasının hükmü nedir?
S.482: Kasıtlı olarak rüku zikrini secdede ve secde zikrini de rükuda okumanın sakıncası var mıdır?
S.483: Birisi yanlışlıkla secdede rüku zikrini veya rükuda secde zikrini söylerse ve sonra hemen farkına vararak hatasını düzeltirse namazı batıl olur mu?
S.484: Namazı bittikten sonra veya namaz esnasında zikri yanlış söylediğinin farkına varırsa hükmü nedir?
S.485: Namazın üç ve dördüncü rekatlarında "tesbihat-ı erbaa"yı bir kere söylemek yeterli midir?
S.486: Namazda "tesbihat-ı erbaa"nın üç defa söylenmesi gerekmektedir; ancak insan yanlışlıkla dört defa söylerse, namazı kabul olur mu?
S.487: Namazın üç ve dördüncü rekatlarında "tesbihat-ı erbaa"yı üç kere mi, dört kere mi veya üçten az mı söylediğini bilmeyen kimse ne yapmalıdır?
S.488: Namazda, kıyam halinde olduğu gibi, beden hareket halindeyken de "bi havlillahi ..." zikrini okumak câiz ve sahih midir?
S.489: Zikirden maksat nedir? Acaba Resulullah ( S.a.a) ve Ehl-i Beyt'ine salavat getirmeği de kapsamına alır mı?
S.490: Bir rekatlık Vitir namazında ellerimizi kunut için kaldırarak Allah Teala'dan hacetlerimizi istediğimizde; hacetlerimizi kendi dilimizle -mesela Farsça- söylememizin sakıncası var mıdır?
S.491: Çimento, mozaik üzerine secde ve teyemmüm etmenin hükmü nedir?
S.492: Elleri, namaz kılarken küçük delikleri olan mozaik üzerine koymanın sakıncası var mıdır?
S.493: Alnın toprağa değmesini engelleyecek kadar kir tabakası oluşmuş ve siyahlaşmış mühüre secde etmenin sakıncası var mıdır?
S.494: Secde ederken alnı ve özellikle secde yeri türban veya çarşafla örtünmüş olan kadın -bu halde kıldığı- namazlarını yenilemesi farz mıdır?
S.495: Bir kadın secde yaptığında alnının tamamen toprağa değmediğini, başörtüsü veya çarşafın engel olduğunu anlarsa başını mühürden kaldırıp engeli giderdikten sonra tekrar secdeye koymasının hükmü nedir? Engeli giderip yeniden başını mühüre koyması müstakil secde sayılırsa kıldığı namazların hükmü nedir?
S.496: Secde halinde yedi uzvun yere temas etmesi farzdır; ancak, biz savaşta ma'lul olduğumuz için özel sağlık durumumuz nedeniyle tekerlekli sandalye kullanmaktayız, bu yüzden namazda ya toprağı kaldırıp alnımıza koyuyoruz veya mührü sandalyenin koluna bırakarak onun üzerine secde yapıyoruz; bu amelimiz sahih midir?
S.497: Mukaddes ziyaret yerlerinde -haremlerde- yere döşenen mermer taşlarının üzerine secde etmenin hükmü nedir?
S.498: Secdede ayağın baş parmağına ilaveten diğer parmakların da yere temas etmesinin hükmü nedir?
S.499: Son zamanlarda namaz için rekat ve secdelerin sayısını belirleyen ve bir hadde kadar şüpheyi gideren "mühr-ü emin" diye bir mühür yapmışlar. Bunu yapan şirket, taklit mercilerinin bunun üzerine secde edilmesini câiz bildiklerini iddia ediyor; mühürün altında çelikten bir yay var; dolayısıyla alın üzerine koyulduğunda mühür aşağı doğru hareket etmektedir. Bunun üzerine secde etmenin sahih olup olmadığı konusunda görüşünüz nedir?
S.500: Secdeden kalkıp oturunca hangi ayağımızı diğerinin üzerine koymalıyız?
S.501: Secde ve rükuda farz zikiri okuduktan sonra hangi zikri okumak daha faziletlidir?
S.502: Radyo veya teyip kasetinden secde ayeti dinlenildiğinde şer'î vazife nedir?
S.503: Erkek ve kız çocuklarının selamını almak farz mıdır?
S.504: Birisi selamı duyar da gaflet yüzünden veya başka bir sebepten dolayı cevap vermezse ve araya az bir fasıla girerse bu aradan sonra yine de selamın cevabını vermek farz mıdır?
S.505: Birisi "Esselamu aleykum cemian" diye bir topluluğa selam verirse ve diğerleri selamı alırsa o toplulukta namaz kılan kimsenin selamı alması farz mıdır?
S.506: Selamın has deyimiyle olmayan selamı almakta görüşünüz nedir?
S.507: Bir kişi bir anda bir kaç kez selam verirse veya bir kaç kişi bir anda selam verirlerse hepsine toplu olarak bir selam vermek yeterli midir?
S.508: "Selamun aleykum" yerine sadece "selam" diyen kimsenin selamını almak farz mıdır? Bulûğ çağına erişmeyen birisi "selamun aleykum" derse selamını almak farz mıdır?
S.509: Teşehhüdde, Emir-ul Mü'minin Hz. Ali'nin (a.s) velayetine şahadet etmek namazı batıl eder mi?
S.510: İbadetlerinde riyaya (amelleri gösteriş için yapmaya) tutulan bir kimse şimdi nefsiyle mücadele ediyor; bu mücadele de riya sayılır mı? Riyadan nasıl sakınmalıdır?
S.511: Namaz halinde kadınların ellerini birbirinin üstüne koymaları farz mıdır?
S.512: Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin cemaat namazlarına katıldığımızda cemaat imamı Fatiha suresini okuduktan sonra yüksek sesle amin deniliyor. Bunun hükmü nedir?
S.513: Bazen farz namazdayken çocuğ1un tehlikeli bir iş yaptığını görüyoruz; bu durumda çocuğu veya evdekileri uyarmak için Fatiha veya diğer surelerden bazı kelimeleri veya bazı zikirleri yüksek sesle okumak câiz midir? Namaz esnasında birisine bir şeyi anlatmak veya sorusuna cevap vermek için el veya kaşı oynatmanın hükmü nedir?
S.514: Namaz kılan şahıs namaz esnasında güldürücü bir şeyi hatırlayarak veya komik bir olayın vuku bulmasından dolayı gülerse namazı batıl olur mu?
S.515: Namazda, kunuttan sonra elleri yüze çekmek namazı batıl eder mi? Namazı batıl ederse; günah da sayılır mı?
S.516: Namazda gözleri kapamak câiz midir? Çünkü gözleri açmak fikrin namaz yerine başka şeylere kaymasına sebep oluyor.
S.517: Namaz esnasında bazen Kâfir Baasçı Saddam rejimiyle savaşta yaşadığım bazı manevi halleri hatırlıyorum ve bu, namazda daha fazla huşu etmeme yardımcı oluyor; bu, namazı batıl eder mi?
S.518: İki kişi, üç gün dargın olursa bu süre içinde namaz ve oruçları batıl olur mu?
S.519: Namazın üçüncü rekatında kunut tutup tutmadığında şüphe ederse hükmü nedir? Namazını tamamlaması mı gerekir, yoksa şüphe ettiğinde namazı bozması mı gerekir?
S.520: Nafile namazlarında rekatlar dışındaki hususlarda şüpheye itina edilir mi? Mesela; bir mi, yoksa iki secde mi yaptığında şüphe ederse hükmü nedir?
S.521: Kesir-uş şek (çok şüphe eden) kimse şüphesine itina etmemelidir; ancak namazda şüphe ederse vazifesi nedir?
S.522: Bir kaç yıl sonra ibadetlerinin batıl olduğunu anlayan veya bu konuda şüpheye düşen kimsenin vazifesi nedir?
S.523: Yanlışlıkla namazın bazı bölümlerini diğer bölümlerinin yerine yaparsa veya namaz esnasında başka yere bakarsa ya da yanlışlıkla konuşursa namazı batıl olur mu? Vazifesi nedir?
S.524: Namazın bir rekatını unutur ve sonuncu rekatta hatırlarsa; mesela namazın birinci rekatını ikinci rekat sanarak üçüncü ve dördüncü rekatı kılar ve son rekatta onun üçüncü rekat olduğunun farkına varırsa şer'î vazifesi nedir?
S.525: İhtiyat namazının bir rekat mı, iki rekat mı kılınması gerektiği nasıl anlaşılır?
S.526: Namazın zikirlerinden veya Kur'an'ın ayetlerinden ya da kunut dualarından bir kelimeyi farkında olmadan veya yanlışlıkla okursa sehiv secdesi farz olur mu?
S.527: Ben onyedi yaşına kadar ihtilam, gusül vb. şeyleri bilmiyordum, bu konuda kimseden de bir şey duymamıştım, kendim de cenabet ve guslün farz oluşunun ne demek olduğunu anlıyamıyordum; dolayısıyla bu yaşa kadar yerine getirdiğim namaz ve oruçlarım sakıncalıdır, buna göre üzerime farz olan vazifeyi açıklar mısınız?
S.528: Ne yazık ki, bilinçsizlik ve irade zaafı yüzünden çirkin istimna amelini yapıyordum, dolayısıyla bazen namaz kılmıyordum; ancak namazımı ne kadar kılmadığımı bilmiyorum. Ama; namazlarımı peşpeşe terketmiş değilim, sadece cenabetli olup gusül almadığım zamanlarda terketmiş bulunmaktayım. Ben altı ay boyunca bu durumda olduğumu sanıyorum ve şimdi bu müddetin (altı ay) namazlarının kazasını yerine getirmeye kararlıyım; acaba, bu namazların kazası farz mıdır?
S.529: Üzerine kaza namazının farz olup olmadığını bilmeyen bir kimsenin üzerine kaza namazı farz oluğu takdirde, kıldığı müstehap veya nafile namazlar kaza namazları yerine sayılır mı?
S.530: Ben yaklaşık yedi ay önce bulûğ yaşına erdim ve bulûğ yaşına ermeden bir kaç hafta önce bulûğ için tek belirtinin hicri kameri yılına göre onbeş yaşını bitirmek olduğunu sanıyordum. Bu arada erkeklerin bulûğ belirtilerinden bahseden bir kitap okudum ve onda bulûğun bende varolan diğer belirtilerinin de olduğunu gördüm. Ancak; ben bu belirtilerin ne zaman gerçekleştiğini bilmiyorum; şimdi bu süre zarfındaki namaz ve oruçların kazasını etmek üzerime farz mıdır? Şunu da hatırlatayım ki, ben bazen namaz kılıyordum ve geçen yılın Ramazan ayının hepsini oruç tuttum; bu meselenin hükmü nedir?
S.531: Bir kişi Ramazan ayının, mesela yirmisinde, yirmibeşinde ve yirmiyedisinde olmak üzere üç kere cenabet guslü alırsa ve daha sonra gusüllerinden birisinin batıl olduğunu kesin olarak bilirse bu durumda namaz ve orucunun hükmü nedir?
S.532: Cehalet yüzünden bir süre gusülde tertibe uymayan bir şahsın namaz ve orucunun hükmü nedir?
S.533: Bir yıllık namazını kaza etmek isteyen kimse nasıl kaza etmelidir?
S.534: Üzerine bir miktar kaza namazı farz olan kimse namazını aşağıdaki tertip üzere kaza edebilir mi? 1) Peşpeşe yirmi sabah namazı. 2) Yirmi öğle ve yirmi ikindi namazı. 3) Yirmi akşam ve yirmi yatsı namazı. Bir yıl bu şekilde devam etmesi câiz midir?
S.535: Bir adam başından aldığı darbe yüzünden eli, sol ayağı ve dili felç olmuştur. Ayrıca, namazı nasıl kılacağını unutmuş ve öğrenemiyor da; ancak, kitaptan okuyarak veya teyip kasetinden dinleyerek namazın muhtelif bölümlerini ayırtedebiliyor; şimdi namaz konusunda iki problemi var: Birincisi, idrar yerini temizleyemiyor ve abdest de alamıyor. İkincisi, namazın kıraatında problemi var; bu adamın hükmü nedir? Yine yaklaşık altı ay kılmadığı namazlarının hükmü nedir?
S.536: Gençliğimde öğle ve ikindi namazlarımı akşam, yatsı ve sabah namazından daha fazla kaza ettim; ancak, onların sayı ve sırasını bilmiyorum; acaba bu hususta devr namazı gerekli midir? Devr namazının ne olduğunu açıklar mısınız?
S.537: Bir kâfir, müslüman olursa yerine getirmediği namaz ve oruçların kazası üzerine farz mıdır?
S.538: Evlendikten sonra bazen benden sıvı bir akıntı geliyordu ve ben onun necis olduğuna inanarak cenabet guslü alıyor ve dolayısıyla abdest almaksızın namaz kılıyordum; bu akıntıya ilmihal kitaplarında "mezy" deniliyor; şimdi ben cenabetli olmaksızın gusül alarak abdestsiz kıldığım namazların hükmünün ne olduğunu bilmiyorum, açıklar mısınız?
S.539: Bazıları -İslam aleyhine yapılan propaganda sonucu- bir kaç yıl namaz ve diğer farizaları yerine getirmemişler. Ancak, İmam Humeyni'nin gelmesinden sonra tövbe etmişler. Şimdi ise yerine getirmedikleri farizaların kazasını yerine getiremiyorlar, vazifeleri nedir?
S.540: Bir kişi ölür de üzerine Ramazan ayının orucu ve namazının kazası farz olursa ve geriye bıraktığı mal da eğer Ramazan ayının orucu için harcanırsa namazlarının kazası kalır ve eğer namazları için harcanırsa oruçları kalırsa bu durumda hangisini diğerine tercih etmek gerekir?
S.541: Çoğu zaman namaz kılıyordum ve kılmadığım namazlardan bazılarının da kazasını yerine getirmişim. Kaza olmuş namazlarım, uykuda olduğum veya beden ve elbisemin necis olduğu ve onları temizlemenin bana ağır geldiği durumlarda kaza olmuştu; bu durumda günlük namazların, âyât ve seferî namazların kazasını (miktar olarak) nasıl hesaplamam gerekir?
S.542: Babam iki yıl süren beyin rahatsızlığı yüzünden iyiyi kötüden ayırtedemiyordu, yani tefekkür ve düşünme gücünü kaybetmişti; dolayısıyla bu iki yıl zarfında namaz ve oruçlarını yerine getiremedi; babam hasta olmayıp da sağlıklı olsaydı oruç ve namazlarının kazası, evin büyük oğlu olduğum için, benim üzerime farz olacağını biliyorum; ama bu durumda babamın hasta olarak yerine getirmediği oruç ve namazlarının kazası yine üzerime farz mıdır?
S.543: Bir adam ölürse oruçlarının keffaretini vermek kimin üzerine farzdır? Oğul ve kızlarına keffareti vermek farz mıdır, yoksa onu başka birisi de verebilir mi?
S.544: Yaşlı bir adam bazı sebeplerden dolayı ailesinden ayrılmıştır ve şimdi de onlarla irtibat kurması çok zordur. Evin büyük oğlu olan bu adamın bu süre içerisinde babası vefat etmiştir ve o, babasının üzerine ne kadar kaza namazı farz olduğunu v S. bilmiyor ve yine -bunları yerine getirmesi için- birini ecîr tutmaya parası da yoktur ve yaşlı olduğu için kendisi de kaza etmeğe gücü yetmiyor, vazifesinin ne olduğunu açıklar mısınız?
S.545: Anne-baba ölür de büyük çocuğu kız ve ikinci çocuğu ise erkek olursa namaz ve oruçlarının kazası oğluna farz mıdır?
S.546: Büyük oğul babasından önce ölürse -ister baliğ olsun ister olmasın- babanın namazlarının kazası diğerlerinin üzerinden kalkar mı?
S.547: Ben babamın büyük oğluyum; acaba -babamın farz namazlarını kaza etmem gerektiğinden- hayatta olduğu müddetçe -kazaya kalan namaz ve oruçlarını- babamdan sorup araştırmak benim görevim midir, yoksa babamın mı bana bildirmesi gerekiyor? Bana bildirmediği takdirde görevim nedir?
S.548: Bir adam ölür de sadece çocuklarının oturduğu bir evi miras kalırsa, diğer taraftan üzerine namaz ve oruç kazası farz olursa, büyük oğlu da günlük meşguliyeti yüzünden onları kaza edemezse acaba bu evi satarak onun namaz ve oruçlarının kazasını başka birine yaptırması farz mıdır?
S.549: Üzerine babasının kaza namazı farz olan büyük oğul ölürse büyük oğulun mirasçılarının üzerine bir şey gelir mi, yoksa kaza namazı babasının ikinci oğlunun mu üzerine intikal eder?
S.550: Babası hiç namaz kılmazsa onun bütün kaza namazlarını yerine getirmek büyük oğlunun üzerine farz mı olur?
S.551: Bütün ibadetlerini kasten terkeden babanın 50 yıla yaklaşık bütün namaz ve oruçlarını kaza etmesi büyük oğulun üzerine farz mıdır?
S.552: Babamın üzerine bir miktar kaza namazı farz olmuştur. Ancak, babam onları kaza edemiyor. Ben ise evin büyük oğluyum -babam hayatta olduğu müddetçe- babamın kılmadığı namazlarını kaza edebilir miyim veya bu iş için başkasını ecîr tutabilir miyim?
S.553: Cemaat namazında imam nasıl niyet etmelidir; cemaat niyeti mi, münferid mi?
S.554: Askeri mekanlarda -idari saatlerde kılınan- cemaat namazı vakitlerinde askeriyeye mensup olan bazı görevliler işlerinden dolayı cemaat namazına katılamıyorlar. Oysa işi idari saatten sonraya veya bir sonraki güne bırakmak mümkündür; onların bu amelleri namazı hafife almak sayılır mı?
S.555: Devlet dairelerinde cemaat namazı için çalışmaya ara verildiğinde namazhanelerde, namazdan önce veya sonra yahut iki namaz arasında düzenlenen ve farz namazdan daha fazla vakit tutan tevessül duası veya diğer uzun dualar yahut müstehap namaz gibi farz olmayan ameller hakkında görüşünüz nedir?
S.556: Çok sayıda insanların katılarak cemaat namazı kıldıkları yerin ezan ve ikaamet sesinin duyulduğu 50 veya 100 metre yakınlığında ikinci bir yerde cemaat namazı düzenlemek sahih midir?
S.557: Camide cemaat namazı kılınırken bir veya bir kaç kişi cemaat imamını fasıklıkla suçlamak ve zayıflatmak amacıyla münferid olarak (tek başlarına) namaz kılıyorlar, bu hareketin hükmü nedir?
S.558: Bir mahellede bir kaç cami var ve bütün bu camilerde cemaat namazı kılınıyor. Bu arada, bir camiyle arasında on ev ve diğer camiyle arasında iki ev kadar mesafe bulunan bir evde de cemaat namazı kılınıyor; bunun hükmü nedir?
S.559: Caminin yönetim kurulunun teyid ettiği sabit imamdan izin almaksızın o camide başka birisinin cemaat namazı kıldırması câiz midir?
S.560: Cemaat imamı bazen konuşmalarında din alimine uygun olmayan şakalar yaparsa bununla adaletten düşer mi?
S.561: İnsan iyice tanımadığı bir cemaat imamına uyabilir mi?
S.562: Birisini adil ve takvalı bilen, aynı zamanda adil bildiği söz konusu adamın bazı yerlerde kendisine zulmettiğine inanan kimse buna rağmen onu adil bilebilir mi?
S.563: İsmini bilmeksizin ve yüzünü görmeksizin hazır imama uymak câiz midir?
S.564: Marufu emretmeye ve münkerden nehyetmeye gücü olduğu halde bunu yapmayan bir cemaat imamına uymak câiz midir?
S.565: Sizce adaletin anlamı nedir?
S.566: Biz bir grup genciz ve hüseyniyelerde bir araya geliyoruz. Namaz vakti yaklaşınca adil kişilerden birisini öne geçirerek namazda ona uyuyoruz; ancak bazıları itiraz ederek İmam Humeyni, alim olmayan bir kimsenin arkasında namaz kılmayı haram etmiştir diyorlar; bunun hükmünü açıklar mısınız?
S.567: İki kişi cemaat namazı düzenleyebilir mi?
S.568: Me'mumun, cemaatle kıldığı öğle ve ikindi namazında Fatiha ve sureyi okumasının farz olmayışına nazaran dikkatini toplamak için Fatiha ve sureyi okursa namazının hükmü nedir?
S.569: Cemaat imamının, bütün trafik kurallarına uyarak cemaat namazına gitmek için motorsikletten yararlanmasının hükmü nedir?
S.570: Cemaat namazının sonları olması nedeniyle cemaat namazına yetişemeyen kimse cemaat namazının sevabına yetişmek için tekbiret-ul ihram getirir, ayak parmakları üzerinde oturur ve imamla birlikte teşehhüdü okur, imamın selamından sonra ayağa kalkarak birinci rekatı okur; sorum şudur: Dört rekatlı namazların ikinci rekatının teşehhüdünde de böyle yapması câiz midir?
S.571: Cemaat imamının bir bayramda iki namaz -veya mutlak olarak bir vakitte iki namaz- için imamlık yapması câiz midir?
S.572: Cemaat namazında imam yatsı namazının üçüncü veya dördüncü rekatında ve me'mum da ikinci rekatta olursa me'mumun Fatiha ve sureyi sesli okuması farz mıdır?
S.573: Cemaat namazının selamından sonra Resulullah'a ( s.a.a) salât getirme ayeti okunur ve namaz kılanlar Hz. Muhammed ( s.a.a) ve Ehl-i Beyt'ine (a.s) üç salavat getirirler ve ondan sonra da üç tekbir getiriliyor ve daha sonra siyasi sloganları (yani mü'minlerin yüksek sesle okudukları dua ve teberriyi) söylüyorlar; bunun bir sakıncası var mıdır?
S.574: Cemaat namazına ikinci rekatta uyan kimse şer'i hükmü bilmeyişinden dolayı sonraki rekatta yerine getirmesi gereken teşehhüd ve kunutu yerine getirmezse namazı sahih midir?
S.575: -İmama uymanın sahih oluşunda- namazda kendisine uyulan imamın razı olması şart mıdır? Ve acaba me'muma uymak sahih midir?
S.576: Biri me'mum, diğeri imam olmak üzere iki kişi cemaat namazı kılıyor. Üçüncü kişi gelerek ikinci kişiyi (me'mumu) imam sanıp ona uyar ve namazdan sonra onun imam değil, me'mum olduğunu anlarsa üçüncü kişinin namazının hükmü nedir?
S.577: Yatsı namazı kılmak isteyen bir kimsenin akşam namazı kılan cemaate uyması sahih midir?
S.578: İmamın durduğu yerin me'muma oranla yüksek olmaması hükmüne riayet etmemek namazı batıl eder mi?
S.579: Cemaat namazının saflarının birini bütünüyle namazı seferî olarak kılanlar oluşturur ve ondan sonraki safı namazı tam kılanlar oluşturursa, öndeki safta olanlar (namazı seferî olanlar) iki rekat kıldıktan sonra, sonraki iki rekatta imama uymak için hemen kalkarlarsa acaba onların arkasındaki safta yer alanların namazlarının son iki rekatı cemaat halinde kalır mı?
S.580: Me'mum namaz için birinci safın iki tarafından birinin başında durursa acaba onunla imam arasında vasıta olan diğer me'mumlar başlamadan önce namaza başlayabilir mi?
S.581: Bir kimse üçüncü rekatta cemaate katılır ve imamın birinci rekatta olduğunu sanarak hiç bir şey okumazsa namazını yenilemesi farz mıdır?
S.582: Devlet dâirelerinde ve liselerde cemaat namazı kılmak için çok ciddi bir şekilde cemaat imamına ihtiyaç vardır; bölgede ise benden başka din alimi olmadığından çeşitli yerlerde bir fariza için üç veya dört kere cemaat imamı olmak zorunda kalıyorum; bir namazı bu şekilde ikinci defa kılmayı bütün taklit mercileri câiz bilmekteler; bu durumda ikiden fazlasını ihtiyat olarak kılınan kaza namazı niyetiyle kılmak câiz midir?
S.583: Şehrin camilerinden birinin yakınındaki üniversiteye ait binada üniversite sorumluları tarafından cemaat namazı kıldırılıyor. Aynı zamanda o camide de cemaat namazı kıldırılıyor; buna binaen camideki cemaat namazına katılmanın hükmü nedir? Üniversitenin sorumlularının zorlamaları hükmü değiştirir mi?
S.584: Müçtehit olmadığı halde yargı işinde çalışan imamın arkasında namaz kılmak sahih midir?
S.585: Seferî meselesinde İmam Humeyni'yi taklit eden bir kimsenin İmam Humeyni'yi taklit etmeyen bir cemaat imamına uymasının hükmü nedir; özellikle Cuma namazında?
S.586: Cemaat imamı tekbiret-ul ihramdan (iftitah tekbirinden) sonra yanlışlıkla rükuya giderse me'mumun vazifesi nedir?
S.587: Medreselerde baliğ olmayan talabelerden bir kaçı cemaat namazının üçüncü veya dördüncü safından sonra durur ve o saflardan sonra imama uyan mükelleflerin namazlarının hükmü nedir?
S.588: Cemaat imamı mazur olursa, cemaat namazı kıldırabilmesi için gusül yerine teyemmüm alması yeterli midir?
S.589: Namazda kıraatın sıhhatinin gerekliliği yönünden münferid (tek kılınan) namaz ile imam veya me'mumun namazı arasında fark var mıdır?
S.590: Bazı cemaat imamlarının kıraatleri harfleri doğru talaffuz etmek açısından sahih değildir, harfleri sahih bir şekilde çıkış yerlerinden telaffuz edebilen bir kimsenin namazda onlara uyması sahih midir? Bazıları diyorlar ki, namazı cemaatle kılıp sonra yenilemen gerekir; ancak, namazı yenilemeye fırsatım yoktur, vazifem nedir? Acaba, cemaat namazına katılıp Fatiha ve sureyi sessiz okuyabilir miyim?
S.591: Bazıları, cemaat imamlarından bazılarının ya harfleri veya harflerin harekesini olduğu gibi telaffuz etmediklerinden dolayı kıraatlerinin sahih olmadığına inanmaktalar; yenilemeye gerek kalmadan namazda bu imamlara uymak sahih midir?
S.592: Cemaat imamı namaz esnasında bir kelimenin yeri geçtikten sonra onu nasıl telaffuz ettiğinde şüphe ederse ve namazı bitirdikten sonra o kelimeyi yanlış okuduğunu anlarsa imamın ve me'mumların namazlarının hükmü nedir?
S.593: Cemaat imamının tecvid açısından zikir ve kıraatın yanlış okuduğunu gören ve öte yandan cemaat namazına katılmadığı için bir çok iftiralara maruz kalan bir kimsenin vazifesi nedir?
S.594: Aşağıdaki yerlerde namazda malul imamlara uymanın hükmü nedir: 1- Azası noksan olmadığı halde ayağının felç olması yüzünden asaya veya duvara yaslanarak ayakta duran malullar. 2- El veya ayak parmağının bir bölümü ya da el veya ayak parmaklarından bir kaçı olmayan malullar. 3- Hiç bir el veya ayak parmağı ya da ne el ve ne de ayak parmağı olmayan malullar. 4- Bir elinin veya bir ayağının yahut hem elinin ve hem de ayağının bir bölümü olmayan malullar. 5- Vücudunun azalarından biri olmayan ve elleri hasar gördüğünden abdest için başkasından yardım alan malullar.
S.595: Ben dini ilimler talebesiyim. Sağ elimi bir ameliyat sonucu kaybettim. Son zamanlarda İmam Humeyni'nin uzvu nakıs olan birinin nakıs olmayan kimseye imamlık etmesini câiz bilmediğini öğrendim; dolayısıyla bugüne kadar imam olarak namaz kıldırdığım mü'minlerin namazlarının hükmü nedir?
S.596: Ben dini ilimler talebesiyim. Savaşta ayak parmaklarımdan yaralandım (ayağımın baş parmağı tamamen sağlamdır) şimdi ben hüseyniyelerden birinde cemaat imamıyım; bunun şer'î bir sakıncası var mı?
S.597: Mukaddes İslam Peygamberi erkeklerde olduğu gibi kadınları da camilerde veya Cuma namazında cemaat namazına katılmaya teşvik etmiş midir, yoksa kadınların evde namaz kılmaları daha mı faziletlidir?
S.598: Kadın ne zaman cemaat imamı olabilir?
S.599: Kadınların (erkekler gibi) cemaat namazına katılmalarının müstahap ve mekruh olma açısından hükmü nedir? Erkeklerin arkasında durduklarında bunun hükmü nedir? Cemaat namazlarında erkeklerin arkasında durduklarında bir perde ve örtüye gerek var mıdır? Erkeklerin yanında namaz kıldıklarında örtü açısından hüküm nedir? Elbette cemaat namazı, hutbe, tören vs. esnasında kadınların örtü arkasında olmaları onların tahkir edilmelerine ve küçümsenmelerine sebep olduğu da dikkate alınmalıdır.
S.600: Namazda perde ve örtü olmaksızın erkeklerle kadınların saflarının birbirine bitişik olması nasıl mümkündür?
S.601: Ehl-i Sünnet'in arkasında cemaat namazı kılmak câiz midir?
S.602: İş yerim kürt bölgelerinden birindedir, oranın Cuma ve cemaat imamlarının çoğunluğu Ehl-i Sünnet'tendir; onlara uymanın hükmü nedir?
S.603: Ehl-i Sünnet'in günlük namazlarına katılırken bir arada olduğumuz yerlerde bazı amelleri onlar gibi yapıyoruz. Mesela eli bağlı namaz kılıyoruz, vakti ve halıya secde etmemeyi gözetmiyoruz; böyle bir namazı yenilemeye gerek var mı?
S.604: Mekke ve Medine'de İmam Humeyni'nin (kuddise sirruhu) fetvasına dayanarak Ehl-i Sünnet'le cemaat namazı kılıyoruz. Bazı vakitlerde ve camide namaz kılmanın faziletini elde etmek için -Örneğin, öğle ve akşam namazından sonra ikindi ve yatsı namazlarını- Ehl-i Sünnet camilerinde toprak olmaksızın münferid olarak kılıyor ve halıya secde ediyoruz; bu namazların hükmü nedir?
S.605: Biz şianın diğer ülkelere gittiğimizde eli bağlı olarak namaz kılan Ehl-i Sünnet'in namazlarına katılmamızın hükmü nedir? El bağlamada onlara uymamız farz mıdır, yoksa namazı eli açık mı kılmamız gerekir?
S.606: Ehl-i Sünnet'in cemaat namazına katıldığımızda onların yaptığı gibi kıyam halinde ayağın küçük parmağını namaz kılanın iki tarafında duranların küçük parmaklarına yapıştırmanın hükmü nedir?
S.607: Ehl-i Sünnet akşam namazını şer'î akşam ezanından önce kılıyorlar; dolayısıyla, hac mevsiminde veya başka bir zamanda onlara uymamız ve o namazla yetinmemiz sahih midir?
S.608: Biz şimdi Hz. Mehdi'nin (Allah zuhurunu yakın eylesin) gaybet döneminde yaşamaktayız; Cuma namazına katılma hususunda görüşünüz nedir? Cuma namazına katılma vazifesi Cuma imamını adil bilmeyenlerin üzerinden kalkar mı?
S.609: Cuma namazı meselesinde vacib-i tahyirinin anlamı nedir?
S.610: Önemsemeyerek Cuma namazına katılmama hususunda görüşünüz nedir?
S.611: Bazıları boş mazeretlere istinaden ve bazen de görüş farklılığı yüzünden Cuma namazına katılmıyorlar; bu hususta görüşünüz nedir?
S.612: Cuma namazı kılınmasına yakın bir zamanda ve Cuma namazının kılındığı yere yakın olan bir yerde cemaatle öğle namazı kılmak câiz midir?
S.613: Cuma imamının Cuma'yla ikindi namazları arasında öğle namazını kılması câiz midir? Cuma imamından başkası ikindi namazı kılarsa ikindi namazında ona uymak câiz midir?
S.614: Cemaat imamı Cuma namazından sonra öğle namazını kılmazsa me'mumun ihtiyaten öğle namazını kılması câiz midir?
S.615: Cuma imamının -Cuma namazı kıldırmak için- şer'î hakimden izin alması farz mıdır? Şer'î hakimden maksat kimdir? Bü hüküm uzak beldelerde de geçerli midir?
S.616: Müslümanların veliyy-i emri tarafından atanmış Cuma imamının, atandığı yerden başka yerde bir engel ve muhalefet olmadığı takdirde Cuma namazı kıldırması câiz midir?
S.617: Geçici Cuma imamı veliyy-i fakih tarafından mı seçilmelidir, yoksa Cuma imamlarının kendilerinin seçme hakları var mıdır?
S.618: Veliyy-i fakih tarafından Cuma imamlığına atanan kimseyi adil bilmeyen veya adaletinde şüphe eden bir mükellef, buna rağmen müslümanların vahdetini korumak için ona uyabilir mi? Cuma namazına katılmayan birisinin, başkalarını Cuma namazına katılmamaya teşvik etmesi câiz midir?
S.619: İmamının yalan konuştuğu Cuma namazına katılmamanın hükmü nedir?
S.620: İmam Humeyni (kuddise sirruh) veya adil veliyy-i fakih tarafından atanan Cuma imamının adaletini araştırmak me'muma farz mıdır, yoksa adaletinin sabit olmasında Cuma imamı olarak atanması yeterli midir?
S.621: Camilerdeki cemaat imamlarının güvenilir ulema tarafından tayin edilmesi ve yine Cuma imamlarının müslümanların veliyy-i emri tarafından tayin edilmeleri onların adaletine şehadet sayılır mı, yoksa onların adaletlerini araştırmak farz mıdır?
S.622: Cuma imamının adaletinde şüphe eder veya adil olmadığını kesin olarak bilirse kıldığı namazları yenilemesi gerekir mi?
S.623: Avrupa ve diğer ülkelerde müslüman üniversite öğrencileri tarafından düzenlenen, iştirak edenlerin çoğunluğu ve imamı Ehl-i Sünnet'ten olan Cuma namazına katılmanın hükmü nedir? Bu durumda Cuma namazı kıldıktan sonra öğle namazını kılmak gerekir mi?
S.624: Pâkistan'ın şehirlerinin birinde kırk yıldan beridir Cuma namazı kılınıyor ve şimdi başka birisi iki Cuma arasında şer'î mesafeyi gözetmeksizin başka bir Cuma namazı kıldırmaktadır ve bu da müslümanların arasında ihtilaf çıkmasına sebep oluyor; şer'an bu amelin hükmü nedir?
S.625: Ravilpendi şehrinin Caferiler'e ait olan merkez camisinin hatibi, tamirat sebebiyle Cuma namazının orada tatil olacağını ilan etti. Şimdi caminin tamir işleri bitmiş durumda, ama bir sorunla karşılaştık. Dört kilometre ötede başka bir camide Cuma namazı kılınıyor; aradaki bu mesafeyi göz önünde bulundurarak bu camide Cuma namazı kılmak sahih midir?
S.626: Cemaatle kılınan Cuma namazını münferid kılmak sahih midir? Şöyle ki, Cuma namazını cemaatle kılanların yanında onu münferid olarak kılmak câiz midir?
S.627: Namazını seferî olarak kılması gereken bir kimsenin Cuma namazı kılan imamın arkasında durarak namazını cemaatle kılması sahih midir?
S.628: Cuma namazının ikinci hutbesinde müslümanların imamlarından biri olarak Hz. Fatıma'nın (s.a) ismini anmak farz mıdır? Yoksa müstehap niyetiyle mi anmak gerekir?
S.629: Cuma imamı Cuma namazındayken, me'mum Cuma namazı dışında diğer bir farz namazı kılmak için ona uyabilir mi?
S.630: Şer'î öğle vaktinden önce Cuma namazının hutbelerini okumak sahih midir?
S.631: Me'mum hutbelerin hiç bir bölümüne yetişemezse ve namaz kılındığı esnada sadece namaza yetişerek imama uyarsa namazı sahih ve yeterli midir?
S.632: Şehrimizde Cuma namazı öğle ezanından bir buçuk saat sonra kılınıyor; acaba bu namaz öğle namazından kifayet eder mi, yoksa öğleyi de kılmak gerekiyor mu?
S.633: Cuma namazına gidemeyen bir kimse öğle ve ikindi namazını ilk vakitte kılabilir mi? Yoksa Cuma namazının bitmesini bekleyerek ondan sonra mı namaza başlaması gerekir?
S.634: -Veliyy-i fakih tarafından- atanmış olan imamın sağlıklı ve hazır olduğu yerde geçici Cuma imamını Cuma namazını kılmaya görevlendirebilir mi? Ve kendisi de namazda ona uyabilir mi?
S.635: Sizce Kurban, Ramazan ve Cuma namazları hangi farz türündendir?
S.636: Bayram namazlarının kunutunun eksik veya fazla olması namazı batıl eder mi?
S.637: Geçmişte cemaat imamlarının her biri Ramazan bayramının namazını kendi camilerinde kıldırıyordu; şimdi de bayram namazlarının cemaat imamları tarafından kılınması câiz midir?
S.638: Ramazan bayramı namazının kazası var mıdır?
S.639: Ramazan bayramı için ikâmet getirmek gerekir mi?
S.640: Cemaat imamı, Ramazan bayramı namazında ikâmet getirirse onun ve diğer namaz kılanların namazlarının hükmü nedir?
S.641: Yolcunun namazını seferî olarak kılmasının farz oluşu bütün farzları kapsamına alır mı, yoksa bazılarına mı mahsustur?
S.642: Yolcunun dört rekatlı namazları seferî kılmasının farz oluşunun şartları nelerdir?
S.643: İşi için yolculuk yapması gereken bir kimse yolculukta namazını tam mı kılması gerekir, yoksa bu sadece işi yolculuk olana mı mahsustur? Dini merci İmam Humeyni (kuddise sirruhu) "mesleği yolculuk olan" sözünden neyi kastetmektedir. Mesleği yolculuk olan bir kimse var mı ki? Çünkü deveci, şöför, gemici ve benzerlerinin meslekleri devecilik, şöförlük, gemiciliktir ve esasen mesleği yolculuk olan bir kimse yoktur.
S.644: Deveci, şöför, gemici vb. gibi mesleği yolculuk olan kimsenin namaz ve orucunun hükmü nedir?
S.645: İş yerine giden görevli, işçi vb. gibi işi yolculukta olan kimsenin namaz ve oruçlarının hükmü nedir?
S.646: İş için bir şehirde bir yıldan fazla kalan kimselerin veya askerlik vazifelerini yapmak için bir şehirde bir veya iki sene kalan askerlerin namaz ve oruçlarının hükmü nedir? Her yolculuktan sonra namazı tam kılmak ve oruç tutmak için on gün kalmayı kastetmeleri farz mıdır? On günden az kalmak isterlerse namaz ve oruçlarının hükmü nedir?
S.647: Çoğu günler uçuş yapan, şer'î mesafeden çok yol kateden ve sonra yine kendi yerlerine geri dönen savaş uçaklarının pilotlarının namaz ve oruçlarının hükmü nedir?
S.648: Bazı kabileler ikamet ettikleri mekandan bir veya iki ay için göç ediyor ama yılın geriye kalan kısmını yayla veya kışlakda ikamet ediyorlar; bu iki yer (yayla ve kışlak) onların vatanı sayılır mı? Bu iki yerde ikamet ettikleri müddet içerisinde yaptıkları yolculukların (namazı seferî ve tam kılma açısından) hükmü nedir?
S.649: Ben şehrimizdeki devlet dâirelerinin birinde görevliyim. Oturma yerimle iş yerim arasındaki mesafe 35 km. civarındadır. İşe gitmek için her gün bu mesafeyi katediyorum. Bu durumda, özel bir iş için, çalıştığım şehirde bir kaç akşam kalmayı kastedersem namazımın durumu nasıl olur. Tam mı, yoksa seferî mi kılmam gerekir? Ve örneğin, akrabalarımı ziyaret etmek için Cuma günü diğer bir şehre yolculuğa çıktığımda namazı tam mı kılmalıyım, seferî mi?
S.650: İş için yaptığım yolculukta idari saat bittikten sonra iş yerimde şahsi işler yaparsam; mesela sabahın yedisinden öğleden sonra saat ikiye kadar mesai saat olup bu arada idari işler yapar ve saat ikiden sonra şahsi işlerimi yaparsam namaz ve oruçlarımın hükmü nedir?
S.651: Bir yerde on gün kalacaklarını bilen ancak emirleri kendi ellerinde olmayan askerlerin namaz ve oruçlarının hükmü nedir? Bu hususta İmam Humeyni'nin de fetvasını söyler misiniz?
S.652: Ordu veya inkılap muhafızlarının istihdam ettiği kadroların kışlada veya sınır bölgelerinde on günden fazla kalmakla görevlendirildikleri takdirde namaz ve oruçlarının hükmü nedir? İmam'ın da fetvasını açıklar mısınız?
S.653: Ramazan ayında oturduğum yerle araştırma yapmak için gitmem gereken diğer yerler arasındaki mesafe ruhsat haddi miktarı kadardır; bu durumda oruç tutmak ve namazı tam kılmak farz mıdır?
S.654: İmam Humeyni'nin (kuddise sirruh) Tevzih-ul Mesail'inde, yolcu namazıyla ilgili 1306. meselede yeralan yedinci şart şöyledir: "Şöför birinci yolculuğu dışında namazını tam kılmalıdır. Ama, birinci yolculuğunda, yolculuğu uzun sürse bile namazı seferidir." Birinci yolculuktan maksat vatanından ilk çıkışından bir ay veya daha fazla sürse ve bu müddet zarfında vatanı olmayan iki şehir arasında on kere yük taşımacılığı için gidip gelse bile tekrar oraya geri dönünceye kadar geçen süre midir?
S.655: Askerlik vs. gibi durumlarda şöförlükle görevlendirilen askerler gibi sabit mesleği şöförlük olmayan, ancak kısa bir müddet için araba şöförlüğüyle görevlendirilen kimseler yolcu hükmünde midirler, yoksa namazı tam kılıp, oruç tutmaları mı gerekiyor?
S.656: Arabası arızalanan şöför, arabanın tamiri için gerekli parçaları almak amacıyla başka şehirlere yolculuk yaparsa, arabasıyla gitmediği bu yolculukta namazı tam mı kılmalıdır, seferî mi?
S.657: Ders için haftada en az iki gün yolculuk yapan üniversite öğrencileri veya meslekleri gereği her hafta yolculuk yapan görevlilerin hükümleri nedir? Bu gibi insanlar her hafta yolculuk yapıyor, bazen de üniversitenin veya işyerlerinin tatil olması sebebiyle bir ay kendi vatanlarında kalıyor ve bu müddet zarfında yolculuğa çıkmıyorlar; acaba, bir aydan sonra -yeniden yolculuğa başladıklarında- birinci seferlerinde namazları (kurala göre) seferî ve sonra tam mı oluyor?
S.658: Tebliği kendine meslek edinmek isteyen dini ilimler talebesi, tebliğ gayesiyle yaptığı yolculuklarda namazını tam kılıp, oruç tutabilir mi? Eğer tebliğ, marufu (iyiliği) emretme ve münkerden (kötülükten) nehyetme dışında bir şey için yolculuk yaparsa namaz ve orucunun hükmü nedir?
S.659: Ders okumak için ilmiye havzalarına giden dinî ilimler talabeleri veya belirsiz bir müddet için çalışmak amacıyla bir şehre gönderilen devlet görevlileri gibi belirsiz bir müddet için yolculuk yapan kimselerin namaz ve oruçlarının hükmü nedir?
S.660: Vatanı olmayan bir yerde ders okuyan bir talebe haftada bir ders okuduğu yerle arası şer'î mesafe olan kendi vatanına dönerse ders okuduğu yerde namazı seferî mi kılmalıdır, tam mı?
S.661: Dini ilimler talebesi, vatanı olmayan başka bir şehirde yaşarsa ve on gün kalmaya niyet etmeden önce haftada bir şehrin dışında olan bir camiye gideceğini bilir veya gitmek isterse yaşadığı yerde on gün kalmayı kastedebilir mi?
S.662: Şehirle uzaklığı şer'î mesafeden az olan bir yerde çalışıyorum. Bu iki yerden hiç biri benim vatanım olmadığından namazımı tam kılmak ve orucumu tutmak için iş yerimde on gün kalmayı kastediyorum. Ve iş yerimde on gün kalmayı kastettiğimde ne on gün içinde ve ne de on günden sonra iş yerime yakın olan mezkûr şehre çıkmayı kastetmiyorum; bu durumlarda seferilik yönünden: 1- On gün bitmeden önce bir iş için veya bir olay yüzünden o şehre çıkar da orada yaklaşık iki saat kaldıktan sonra iş yerime geri dönersem vazifem nedir? 2- On gün bittikten sonra mezkûr şehrin, uzaklığı şer'î mesafeden az olan bir mahallesine gitmek kastıyla çıkar ve orada bir gece kaldıktan sonra ikamet ettiğim yere geri dönersem vazifem nedir? 3- On gün bittikten sonra uzaklığı şer'î mesafeden az olan bir mahalleye gitmek için o şehre doğru çıkar, ancak oraya ulaştıktan sonra niyetim değişir ve ikamet ettiğim yerden şer'î mesafeden daha uzak olan başka bir yere gitmeyi kastedersem vazifem nedir?
S.663: Yolcu, vatanından çıktıktan sonra asıl vatanının ezan sesi duyulan veya evlerinin duvarı görülen bir yoldan geçmesi mesafeyi katetmesine zarar verir mi?
S.664: Şimdi ikamet ettiğim ve iş yerimin bulunduğu yer asıl vatanım değildir. Onunla asıl vatanım arasındaki mesafe şer'î mesafeden çoktur. İş yerimi de kendime vatan edinmiş değilim, orada sadece bir kaç yıl kalabilirim. Bazen önemli idari işler için -ayda iki veya üç gün- oradan ayrılıyorum. Acaba, ikamet ettiğim şehirden şer'î mesafeden uzak olan bir yere çıkıp döndükten sonra tekrar on gün kalmaya niyet etmeme gerek var mı? Eğer on gün kalmaya niyet etmem gerekiyorsa şehrin etrafında hangi mesafeye kadar çıkabilirim?
S.665: Bir kaç yıldır vatanından 4 km. uzaklıkta bir yerde yaşayan, haftada bir kere evine giden bir kişi, vatanıyla arasında 25 km ve bir kaç yıldır ders okuduğu yerle arasında 22 km. mesafesi olan bir yere yolculuk yaptığında namazının hükmü nedir?
S.666: Üç fersah uzaklıkta olan bir yere gitmek isteyen kimse yolculuğunun başlangıcında bir iş için bir fersah uzaklığı olan tali yola girip sonra ana caddeye çıkarak yolculuğuna devam etmeyi kastederse, bu yolculukta namaz ve orucunun hükmü nedir?
S.667: İmam Humeyni'nin fetvasına göre sekiz fersahlık bir yolculuğa çıkıldığında namazı seferî kılmak ve orucu yemek farzdır. Gidişi dört fersahtan az olan, ancak dönüşü arabanın olmayışı veya yol sorunları yüzünden farklı bir istikametten gerçekleşen ve neticede altı fersahtan fazla olan bir yolculuğa gidilirse namaz seferî olur mu ve orucu yememiz gerekir mi?
S.668: Bir kimse ikamet ettiği yerden şer'î mesafeden az olan bir yere yolculuk yapar, hafta arasında da bu yerden bir kaç defa diğer mahallelere giderse ve toplam mesafe sekiz fersahtan fazla olursa vazifesi nedir?
S.669: Bir adam şehrinden çıkarak belli bir yere gider ve orada bazı yerleri dolaşırsa bu dolaşması evden katettiği mesafeye eklenir mi?
S.670: On günlük ikameti kastederken her gün, ikamet ettiği yerle, mesafesi dört fersahtan az olan iş yerine gitmeyi kastetmesi câiz midir?
S.671: Aralarındaki mesafe 24 km.den fazla olan ikamet yerinden iş yerine gidip gelmek namazın tam olmasına sebep olduğunu dikkate alarak iş yerinden şer'î mesafe miktarında uzak olmayan etrafına veya başka bir şehre gider ve öğleden önce veya öğleden sonra iş yerine geri dönersem namazım yine tam olur mu?
S.672: Ben İsfahanlıyım.. Bir süreden beridir İsfahan'a bağlı olan Şahinşehr şehrindeki üniversitede çalışıyorum. İsfahan'ın ruhsat haddinden Şahinşehr'in girişine kadar olan mesafe şer'î mesafeden azdır (yaklaşık 20 km); ancak, şehrin dışında olan üniversiteyle aradaki mesafe 25 km. civarında olup şer'î mesafeden fazladır. Üniversite Şahinşehr'dedir ve yolum şehrin içinden geçmektedir. Ama; asıl hedefim üniversiteye gitmektir; bu durumda ben yolcu sayılır mıyım?
S.673: Ben her hafta Hz. Masume'nin (s.a) türbesini ziyaret etmek ve Cemkeran Mescidi'nin özel ibadetlerini yapmak için Kum kentine gidiyorum, bu yolculuğumda namazlarımı tam mı kılmam gerekiyor, seferî mi?
S.674: Benim doğum yerim "Kaşmer"dir; hş. 1345'ten 1369'a kadar Tahran'da ikamet ediyordum ve üç yıldır da idari görevimden dolayı ailemle birlikte "Benderabbas" şehrinde ikamet etmekteyim, yaklaşık bir yıl sonra vatanım olan Tahran'a geri döneceğim. Benderabbas'ta olduğum müddetce görevim gereği her an Benderabbas'a bağlı olan şehirlere giderek bir müddet orada kalmam muhtemeldir ve üzerime bırakılan idari görevin ne kadar süreceğini öngörmem de mümkün değildir. Bu durumda; namaz ve orucumun hükmü nedir? Çoğu zaman ve en azından yılın bazı ayları bir kaç günlüğüne merkez dışı görevde olduğum dikkate alındığında kesir-us sefer (çok yolculuk yapan) sayılır mıyım? Ev hanımı olan eşim Tahran doğumludur. Benderabbas şehrine gelerek orada benimle kaldığını dikkate aldığımızda onun namaz ve oruçlarının hükmü nedir?
S.675: Bir yerde on gün kalacağını bilen veya on gün kalmak isteyen kimse on gün ikamet kastı eder, ancak, dört rekatlık namaz kılmasıyla namazı tam kılma hükmü sabitleştikten sonra zaruri olmayan bir yolculuğa çıkması câiz midir?
S.676: İmam Rıza'nın (a.s) türbesini ziyarete giden bir kimse orada on günden az kalacağını bildiği halde namazının tam olması için on gün kalmayı kastederse hükmü nedir?
S.677: Şehirde hiç bir zaman on gün ikamet etmeyen ve şehrin ahalisinden de olmayan ancak, çıktıkları yolculuklar şer'î mesafeden az olan görevlilerin, namazı seferî veya tam kılma hususunda vazifeleri nedir?
S.678: Ne kadar (on gün mü, daha az mı) kalacağını bilmediği bir yere yolculuk yapan kimse namazı nasıl kılmalıdır?
S.679: İki yerde tebliğ yapan ve o bölgede on gün kalmak isteyen kimsenin namaz ve orucunun hükmü nedir?
S.680: Almanya'da ve bazı Avrupa ülkelerinde şehirleri birbirinden ayıran mesafe (yani şehirden çıkış levhasıyla ikinci şehre giriş levhası arasındaki mesafe) yüz metreye ulaşmıyor ve iki şehrin ev ve yolları tamamen birbirlerine bitişiktir; bu gibi yerlerde ruhsat haddi nedir?
S.681: Ruhsat haddinin ölçüsü şehrin ezanının işitilmesi ve duvarının görülmesidir. Bu iki belirtinin birlikte mi gerçekleşmesi gerekiyor, yoksa birisinin gerçekleşmesi yeterli midir?
S.682: Ruhsat haddinde ölçü, yolcunun ilk girdiği mahallenin evlerinden mi, yoksa şehrin ortasından mı ezan sesini işitmesidir?
S.683: Şer'î mesafe meselesinde bölgelerden birinin ahalisi arasında görüş farklılığı var. Bazıları, ölçünün bölgedeki birbirine bitişik olan evlerin duvarları olduğunu ve bazıları da, şehrin evlerinden sonraki iş yerleri ve şirketlerden hesaplanması gerektiğini ileri sürüyorlar. Sorumuz şudur: Şehrin sonu neresidir?
S.684: Biz üniversite öğrencisiyiz. Üniversite Tebes şehrinin köylerinden birindedir. Tebes şehrinin 5 km. ötesinde bulunan bu köyle bizim vatanımızın uzaklığı da 100 km.dir. Ancak; köyle şehir arasında hiç bir engel olmayışından Tebes şehrinin içinden köyün duvarları görünmektedir. Ama; ezanının sesi işitilmemektedir. Bu durumda köyde on gün kalmayı kasteder de sonra iki saatten fazla bir zaman için Tebes'e gidersek bunun kastımıza zararı olur mu?
S.685: İnsan yaptığı yolculukta günah ve haramlara düşeceğini bilirse namazı seferî mi olur, tam mı?
S.686: Günah işlemek kastıyla yolculuk etmeyen, ancak, yolda yolculuğunu günah işlemek kastıyla tamamlamak isteyen kimse namazını seferî mi kılmalıdır, tam mı? Ve yolda kıldığı seferî namazlar sahih midir?
S.687: Namaz kılmak için yer bulamayacağı ve mukaddimelerini yapmanın mümkün olmayacağı takdirde seyahat veya geçim için gerekli olan ihtiyaçları almak amacıyla yapılan yolculuğun hükmü nedir?
S.688: Ben Tahran doğumluyum ve anne-babam aslında Mehdişehr ahalisindendir. Dolayısıyla yılda bir kaç kere ailemle birlikte Mehdişehr'e gidiyorum; anne-babamın şehrine geri dönerek oraya yerleşmek istemeyip, Tahran'da kalmak isediğim göre Mehdişehr'de namaz ve orucumun hükmü nedir?
S.689: Ben yılın altı ayı bir şehirde ve diğer altı ayı da doğum yerim olan ailemin bulunduğu ve ikamet ettiğim başka bir şehirde kalıyorum; ancak, birinci şehirde ikametim devamlı olmadığından, orada iki hafta veya on gün ya da on günden daha az kalıyor, daha sonra da doğum yerime, yani, ailemin ikamet ettiği şehre geri dönüyorum. Buna göre, birinci şehirde on günden az kalmak istersem acaba yolcu hükmünde olur muyum?
S.690: 12 yıldır vatan kastı olmaksızın bir şehirde sürekli oturmaktayım. Acaba; bu şehir benim vatanım sayılır mı? Bu şehrin benim vatanım olması için ne kadar geçmesi lazım? Örfen bu şehrin benim vatanım sayıldığını nasıl tesbit edebilirim?
S.691: Vatanı Tahran olan bir kimse şimdi Tahran yakınlarındaki şehirlerden birine yerleşerek orayı vatan edinmek istiyor. Ancak; iş yeri Tahran'da olduğundan vatanı olması için o şehirde altı ay ikamet etmesi bir yana, hatta orada on gün bile sürekli kalamaz; çünkü, her gün iş yerine giderek akşamları eve geri dönüyor. Bu adamın namaz ve oruçlarının hükmü nedir?
S.692: Eşim ve ben Kaşmer şehrinde doğmuşuz. İş için devlet dâirelerinden birinde istihdam olduktan sonra Nişabur şehrine yerleştik. Ama babamız eskiden beri doğum yerimizde ikamet etmektedir. Biz Nişabura gittiğimizde asıl vatanımızı (Kaşmer) terketmeye, vatan olarak artık orda kalmamaya karar aldık; fakat 15 yıl sonra bundan vazgeçtik. Buna dayanarak şu sorulara cevap verir misiniz: 1- Babamızın evine giderek orada bir kaç gün kaldığımızda namazla ilgili olarak bizim -benim ve eşimin- vazifemiz nedir? 2- Babamızın şehrine (Kaşmer) giderek orada bir kaç gün kaldığımızda şimdiki oturduğum yerde dünyaya gelen ve bulûğ haddine yetişen çocuklarımızın vazifeleri nelerdir?
S.693: Bir adamın iki vatanı var (ve tabiatıyla her iki yerde namazını tam kılıyor ve oruç tutuyor). Bu hususta onun sorumluluğunda olan eşi ve çocuklarının da velilerini izlemeleri mi gerekir, yoksa bu meselede onlar müstakil görüşe mi sahiptirler?
S.694: Annesi, çocuğunu doğurmak için bir kaç gün çocuğun babasının vatanının dışındaki hastaneye intikal etmek zorundadır. Orada dünyaya geldikten sonra annesiyle birlikte babasının vatanına geri dönen çocuğun vatanı neresidir?
S.695: Bir kaç yıldır Ahvaz şehrinde oturan, ancak orayı kendisi için ikinci vatan edinmeyen kimse bu şehirden şer'î mesafeden çok veya az miktarda dışarı çıkıp oraya tekrar geri döndükten sonra oradaki namaz ve orucunun hükmü nedir?
S.696: Ben Iraklıyım. Şimdi Irak'tan vazgeçmek istiyorum. Acaba, bütün İran'ı mı, yoksa oturduğum yeri mi kendime vatan edinmeliyim ya da vatan edinmek için bir ev mi satın almalıyım?
S.697: Bâliğ olmadan önce doğum yerinden başka bir şehre göç eden, ama vatandan vazgeçmekle ilgili şer'î hükmü bilmeyen kimsenin buluğ çağına ulaştıktan sonra doğum yerindeki namaz ve orucunun hükmü nedir?
S.698: İnsan vatanı olan bir yerde şimdi oturmaz, ama, bazen eşiyle birlikte oraya giderse eşi de kocası gibi orada namazı tam mı kılmalıdır? Eşi oraya tek başına giderse namazının hükmü nedir?
S.699: İş yeri vatan hükmünde midir?
S.700: İnsanın vatanından vazgeçmesinden maksat nedir? Sırf kadının evlenmesi ve kocasının istediği yere gitmesi vatanından vazgeçmek sayılabilir mi?
S.701: Asıl vatan ve ikinci vatan meselesi hususundaki görüşünüzü açıklar mısınız?
S.702: Anne-babam Save ahalisindendirler. Her ikisi de çocuk yaşta Tahran'a gelerek oraya yerleşmişler. Evlendikten sonra babam iş yeri olan Çalus şehrine yerleşmiştir. Şimdi, Tahran'da dünyaya gelmeme rağmen orada hiç kalmadığımı göz önünde bulundurarak Tahran ve Save'de namazı nasıl kılmam gerekiyor?
S.703: Asıl vatanından vazgeçmeyen ve altı yıldır başka bir şehirde oturan kimse taklidde İmam Humeyni'ye bağlı kalsa, oradan kendi vatanına gittiğinde namazı tam mı kılmalıdır, seferî mi?
S.704: Ders okumak için dört yıldır Tebriz şehrinde bir ev kiralayan ve mümkün olursa orada devamlı kalmayı kasteden bir üniversite öğrencisi şimdi mübarek Ramazan ayında ve diğer bazı vakitlerde asıl vatanına gidip gelmektedir; her iki mekan onun vatanı sayılır mı?
S.705: Ben Kirmanşehr şehrinde dünyaya geldim. Altı yıldır da Tahran'da oturmaktayım; ancak, asıl vatanımdan vazgeçmiş değilim. Ayrıca, Tahran'ı da vatan edinmeyi niyet ettim. Her yıl veya iki yılda bir kere Tahran'ın bir bölgesinden diğer bölgesine taşınmaktayız. Bu durumda, Tahran'da namaz ve oruçlarımın hükmü nedir? Buna ilave, taşındığımız bölgede (Tahran'da) altı aydan fazla kaldığımızda orada da bizim için vatan hükmü geçerli midir? Gün boyunca Tahran'ın çeşitli bölgelerine gidip döndüğümüzde namaz ve oruçlarımızın hükmü nedir?
S.706: İş yeri ve evi Tahran'da olan bir köylünün anne-babası köyde yaşıyorlar, orada arazileri vardır. O köyde dünyaya gelen bu adam anne-babasını ziyaret etmek veya onlara yardım etmek için köye gidiyor; ancak, köye dönüp orada oturmaya hiç isteği yok, bu adamın o köyde namaz ve orucu nasıl olur?
S.707: İnsanın hiç oturmadığı doğum yeri onun vatanı sayılır mı?
S.708: Uzun yıllar boyu (9 yıl) vatanı olmayan bir şehirde ikamet eden ve şimdi vatanına dönmekten menedilen, ancak, bir gün oraya döneceğini bilen kimsenin namaz ve orucunun hükmü nedir?
S.709: Hayatımın altı yılı köyde, sekiz yılı da şehirde geçti ve şimdi ders okumak için Meşhed şehrine geldim; bütün bu mekanlarda namaz ve oruçlarımın hükmü nedir?
S.710: Vatan ve ikamet etmede kadın kocasına mı tabidir?
S.711: Nişanlılık durumunda, yolcu namazı meselelerinde kadın erkeğe tabi midir?
S.712: Bir genç başka şehirden olan bir kadınla evlenmiştir. Bu kadın babasının evine gittiğinde namazı tam mı, olur seferî mi?
S.713: İnsanın eşi ve çocukları İmam Humeyni'nin Tevzih-ul Mesail'indeki 1284. meselenin kapsamına girer mi? (Söz konusu mesele gereğince insanın eşi ve çocuklarının yolculuklarının gerçekleşmesinde yolculuk niyeti etmeleri şart değildir) ve acaba babanın vatanı babaya tabi olanlar da vatan hükmünü taşır mı?
S.714: Vatan edinme ve on gün ikamet etmede gerekli olan şartlar açısından büyük şehirler hakkında görüşünüz nedir?
S.715: Tahran'ın büyük şehirlerden sayılması konusunda İmam'ın (kuddise sirruh) fetvasından haberdar olmayan ve inkılaptan sonra İmam'ın fetvasını öğrenen bir kimsenin alışılan şekilde yerine getirdiği namaz ve oruçlarının hükmü nedir?
S.716: Ben namaz kılamıyorum; acaba, başka birinin benden taraf namaz kılması câiz midir? Bu hususta naibin (para karşılığı veya parasız olarak bir ameli başkası tarafından yapan kimse) para isteyip istememesi arasında fark var mıdır?
S.717: Ücret karşılığında naip olan kimsenin: 1- Ezan ve ikâmet okuması, üç selamı ve tesbihatı erbaayı kamil olarak yerine getirmesi farz mıdır? 2- Bir gün, mesela; öğle ve ikindi namazı kılarsa ve sonraki gün, günlük beş vakit namazı kamil olarak kılarsa burada tertip gerekli midir? 3- Ücretle kılınan namazda meyyitin özelliklerini söylemek şart mıdır?
S.718: Âyât namazı nedir ve onun şer'an farz olmasının sebebi nedir?
S.719: Âyât namazı nasıl kılınır?
S.720: Âyât namazını farz kılan şeyler bir şehirde meydana gelirse, âyât namazı sadece o şehrin halkına mı farzdır? Yoksa, bunu bilen her mükellefe farz mıdır?
S.721: Deprem vuku bulduğu esnada baygın olan bir kişi deprem bittikten sonra ayılırsa üzerine âyât namazı farz olur mu?
S.722: Bir bölgede deprem vuku bulduktan sonra genelde o bölgede -kısa bir müddet içinde- onlarca hafif yer sarsıntıları meydana gelir; bu durumda, âyât namazı açısından hüküm nedir?
S.723: Sismoloji istasyonu hafif yer sarsıntılarının vuku bulduğunu ilan eder ve oturduğumuz bölgede kaç kere vuku bulduğunu da bildirir, ama biz, depremin vuku bulduğunu hissetmezsek bu durumda üzerimize âyât namazı farz olur mu?
S.724: Nafile namazlarının sesli mi kılınması gerekir, sessiz mi?
S.725: (İkişer rekatlar halinde kılınan) gece namazını, iki tane dört rekat, bir tane iki rekat ve bir de vitir namazı şeklinde kılmak câiz midir?
S.726: Gece namazı kıldığımızda, gece namazı kıldığımızı hiç kimsenin bilmemesi mi gerekiyor ve gece namazını karanlıkta mı kılmalıyız?
S.727: Öğle ve ikindi namazını kıldıktan sonra, nafile vaktinde öğle ve ikindi nafilelerini kaza niyetiyle mi kılmak gerekir, yoksa başka bir niyetle mi? (Oysaki bu namazların nafileleri kendilerinden önce kılınmalıdır.)
S.728: Cafer-i Teyyar namazı kılan kimse, sadece bu namazı kılmakla onun için belirtilen bütün sevapları elde eder mi, yoksa onun için gözetilmesi gereken diğer şartlar da var mıdır?
S.729: Gece namazının nasıl kılındığını genişçe anlatır mısınız?
S.730: Gece namazının şekli nasıldır? Yani sure, istiğfar ve duanın nasıl okunması gerekir?
S.731: Aile fertlerini sabah namazına nasıl uyandırmak gerekir?
S.732: Birbirine imrenen, birbirlerini kıskanan ve hatta sebepsiz yere birbirlerine düşman olan çeşitli akımlara mensup kişilerin namaz ve oruçlarının hükmü nedir?
S.733: Savaşın şiddeti nedeniyle Fatiha, secde veya rükuyu yerine getiremeyen savaş cephesindeki savaşçı namazı nasıl kılmalıdır?
S.734: Anne ve babanın, çocuklarına hangi yaşta şer'î hükümleri ve ibadeti öğretmeleri farzdır?
S.735: Şehirler arası yolcu taşıyan bazı otobüs şöförleri yolcuların namazlarına önem vermiyor ve yolcuların farz namazı yerine getirmek için durmasını istemelerini kabul etmiyorlar. Dolayısıyla, bazen yolcuların namazları kazaya kalıyor; bu hususta otobüs şöförlerinin ve yolcuların vazifeleri nedir?
S.736: Şarap içen bir kimsenin kırk gün namaz ve orucu yoktur sözünden maksat, bu müddet içinde namaz kılmanın ona farz olmadığı ve sonra bu namazların kazasını kılmasının gerektiği mi, yoksa namazları hem edâ ve hem de kaza olarak kılması mı veya kaza farz değil ve yalnız edâyla yetinmesi, ancak, bunun sevabının diğer namazların sevabından az olması mıdır?
S.737: Bir adamın namazın bazı amellerini yanlış yaptığını gördüğümüzde vazifemiz nedir?
S.738: Namazdan sonra namaz kılanların birbirleriyle musafaha etmeleri (birbirlerine el verip, Allah kabul etsin demeleri) hususunda görüşünüz nedir? Bazı büyük alimler, "bu hususta masum imamlardan (a.s) bir hadis nakledilmemiştir. Dolayısıyla, musafaha etmek gerekmez" diyorlar. Ancak; görüyoruz ki, musafaha, namaz kılanlar arasında dostluk bağlarını ve mahabbeti güçlendiriyor?
|